Dün gece bana yazdığın son mektup geçti elime. Mektupta yazdıkların her zamanki gibiydi. İçinde biraz hasret, biraz umut, biraz mutluluk, bir parça sevgi vardı. En son çektirdiğin fotoğrafı da koymuşsun zarfa. Her zamanki gibi çok güzelsin. Hiç değişmemişsin. Ama bende bir gariplik var bugün. Okuduğum her satırda bir hançer saplanıyor sanki kalbime. Göz yaşlarıma engel olamıyorum. Sel olup akıp gidiyorlar. Seni çök özledim ondan mı acaba? Yoksa seni bir daha görememe gerçeği mi? Kendime şaşıyorum. Bitkin bir haldeyim, yıkılmış bir durumdayım, ama elimde bir kalem bir kağıt oturmuş sana mektup yazıyorum. Bu mektubun sana ulaşamayacağını bile bile üstelik. Belki de bana bu gücü veren son umut parçasıdır. Belki de seninle aynı kaderi paylaşabilme isteğidir bu. Kim bilir belki bende senin gibi, sana bu mektubu yolladıktan sonra, eve dönerken bir trafik kazası geçireceğim ve orada can vereceğim. İşte senden bana kalan son ve tek umut parçası bu.
İzmir, 2003
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek