erinç bir Yunan müziği eşliğinde
Marmara dalgalarını yatırır,
eski İstanbul'un evleri arasında
demir işlemeli bir balkon uyanır
titrek bir ses geçmişe uzanır
sararmış fotoğraflardan silinmiş yüzü
içinden geldiği gibi açmış kollarını
tango yapmak istercesine
Son İstanbul'a nispet
davet eder genç kadını
'nisanın mayısa taşındığı günlerde
tarçın kokusu sarardı sokakları
yürürken taşlı kaldırımlarda,
gülümserdi gül buketleri
ahşap evlerin açık camlarından içeri.
Yeni gelinleri aşure ayında bir telaş alırdı
önemli miydi bayram ya da seyran
Son İstanbul'a nispet
kapı kapı gezer şeker toplardı çocuklar'
taş sektirmeye gittiğim kıyılar
lale sokağından aldığım pamuk helva
dondurmayı sarıp pamuk helvaya
gezerken sahil boyunca sevgilimle
kısmet güvercini bir mani bile çekmeden nereye
ayrılırken sevgiliden kemancı bu ne neşhe!
hüzzam bir beste beklenirken,
kağıda kaleme sarılmış
bu şiiri yazmaya geç kalmış yaşım
Son İstanbul'a nispet
SENİ SEVİYORUUUUUUUM…………
Kayıt Tarihi : 11.10.2005 12:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

tebrik ve başarılar funda
Ahmet Zekai Yıldız
TÜM YORUMLAR (5)