gölgemizden kaçıyoruz, siyah bir kapı kapanıyor üstümüze
sarı bir yaprak düşüyor titreyerek / tam önümüze
“değişmemeliydi tarifeler “diyor geç kalan bir yolcu
sahipsiz bir son vapur kalkıyor gözlerimizden
yanaşıyor bilinmeyen hasretlerin iskelesine
tetik bağı çözülüyor dik duruşun
ayak basıyoruz hezimeti raspalayan ıslak güvertesine
sırayla tek damla gözyaşı oluyoruz çay gibi sıcak
ve soğuyoruz bakarak ahvalimize
sevişmek başka şeydir sevilmek başka
yaklaşan hüznün adı eylül de olsa
tutunup şubat ayazlarına
ekimi yaşamadan kasıma gidişler yalpa vuruyor
soluksuz şaşkınlıklar içindeyiz
bahane hamile kalmış sonuç sebepten doğuyor
oysa bilenler bilir ki, demir ve tunçtaki kibir
en sağlam zincirlerin pas tutan çürük yeridir
son giren ilk çıkarmış ah!
yanılıp, yanlışı yargılarken melalimiz
şavkı satha vuran en saf halimiz
bardaktan taşan oluyor
görmüyorsun MU asıl tortu
ağdalı ve koyu / öylece dipte duruyor
ya yenilirsek,
elmasa kömürden doğduğunu kim anlatacak?
mine özdemirtaş
Mine ÖzdemirtaşKayıt Tarihi : 8.4.2018 18:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)