Çaresiz kaldığın akarken gözyaşların,
Kurumaktaysa el uzattığın tüm dallar,
Ve işe yaramıyorsa semaya ettiğin dualar
Durmadan karanlığa çıkıyorsa yolların
Sınırı geçmeye bir adım mı var?
Çoktan unutulmuş adın söylenmez dillerde
Söylense bile küfürün bini bir para
Suskun kalmak zincire vurulmuşken her yanın
Dünyada gözün yok gözü üstünde dünyanın
Can çekişiyordun meğer kapanmış perde.
Neden bir şarkıya başladığında düğümlenir
Boğazın ve neden bir düğmeye basmışcasına
Akar lanet gözyaşların.
Sonra donar kalırsın bir duvar gibi
Sabit bir noktada anlamsız bakışların.
Suçlamak neyi, kimi, neden, nasıl boşuna
Bu kara yazı yaşanıyor işte, yaşanacak
Gitsede gitmesede hoşuna.
Acılar bize, kahırlar hasretler hep bize
Mazi içimizde cehennem gibi yanacak.
Biliyorum seni kaybettim artık
Bir iğne ucu kadar bile yok umudum.
Varlığım boşunaydı aynı olur yokluğum
Affet diyemem unutmada bilki hep benimlesiniz
Nereye sürerse sürsün bu kahreden yolculuğum.
Kimbilir nerede son bulacak bu gidişler
Hangi yolda, denizde hangi sisli bir dağda,
Elifin türküsü, sarısı papatyanın, iki gözüm,
Naçar kaldım, biçare sizedir son sözüm...
Sürgün eyledim kendimi hasretinize, müebbet mahkum
Ya da kurulsun darağacı bu son elveda....
05.02.2010
Orhan KutluKayıt Tarihi : 6.2.2010 12:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!