Herkes gibi sıradan olmayı beceremedik.
Keşke sen hep benim suskunluğumdan,
ben de senin inatçılığından dem vursaydık...
Yalnızlığımdan kucaklamasaydın beni.
Aramıza giren; sevginin özü,
sözün azı olsaydı...
Ölçmek zorunda kalmasaydım
kağıda dökülen sözleri.
Kelimeler artık ne yan yana geliyor
ne de bir anlam ifade ediyor...
Benim beyaz sayfalarım sende kaldı.
Baharı müjdeleyen
bir çiğdemin kehribar kokusunda,
uzaklarda yanıp sönen
bir deniz fenerinde kaldı yüzün.
Hala Araf’tayım…
Sana kızgınım ve hatta çok kırgınım!
Bütün nezaket kurallarına uyan
bu kalabalıkta yaşıma bir yaş,
yüzüme bir çizgi daha eklendi.
Bu dem hiç olmadığım kadar hırçınım!
Alışmak kadar donuk
Alışmak kadar soğuk bir duygu tatmadım.
Türlü mazeretler sıraladım;
aşarım, alışırım sandım
ama alışmak öyle bir şey ki
bir şarkının nakaratında bile üşüyorum.
Bakışlarımı sadece
bir noktaya sabitlemek isterken
ait olmamak yoruyor beni.
Her şeye çarpa çarpa
kabuğuma geri dönüyorum.
İnsanların hepsi mi aynı renkte olur?
Vakur sandığım bu devasa hayat,
bir çocuğun gözyaşlarına karışıyor.
Yaktığım mumlar artık
kendi etrafını bile aydınlatmıyor.
Bu son dem...
Umurumda değil!
Ne yelkovanla akrebin savaşı
ne de bozuk aksanlı atan bu kalbin telaşı...
Her şeye geç kaldığım yerdeyim şu an.
Bu mu gün ışığı?
Bu mu aydınlık?
Kestirme yollardan geçmedi ki hayatım.
Nerede tuzaklar nerede engeller varsa
hep ben tosladım!
Oysa içtenlikti bir güler yüzde aradığım...
Bazen tek bir söze bazen tek bir cümleye
fazla anlam yüklemekten o kadar yoruldum ki...
Anlamsız olanları bile
kafamda boş yere kurdum durdum.
Sobelemeye çalışırken kafamdaki düşünceleri,
sobelenen yine ben oldum.
Ara sıra kitabın takılıyor gözüme:
O an içim burkuluyor...
Dikiz aynasından seni izlemek gibi
ama göz göze gelememek gibi...
Merak etme buhranlarımı
senden çıkaracak değilim!
Kendi yarattığım zindanlarda
uyurgezer dolaşmaya alışığım nasılsa...
Yeniden hayata tutunmak demiştin...
Bu konuda benim kadar zorluk çektiğini sanmıyorum.
Baksana doğduğum gün bile hatırlamadın beni!
Sana göre kayda değer bir şey yoktu nasılsa...
Bu son dem...
Yolların çıkmazlığı,
kuyuların dipsizliği
ve gecelerin karabasanı
melankolik bir saplantı gibi bende kaldı.
Hepsi bende kaldı.
Kayıt Tarihi : 3.5.2020 00:00:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Derin Akkurt](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/05/03/son-dem-66.jpg)
O an içim burkuluyor...
Dikiz aynasından seni izlemek gibi
ama göz göze gelememek gibi...
Bu mu gün ışığı?
Bu mu aydınlık?
Yüreğinize duygunuza sağlık
TÜM YORUMLAR (2)