1
Ayaklarım kıyıda
önümde masmavi Akdeniz
Başıma yıldız değmiş
masmavi gökyüzünde dolunay.
Sağ yanımda yemyeşil çam ormanı
sol yanımda salınarak akan ırmak
cıvıl cıvıl şakıyan kuşlar
ırmakta yarışan balıklar
Akdeniz'de gülüp oynaşan çocuklar
Çocuklar ki
kimi sarı kimi beyaz
kimi kızıl kimi esmer.
ve sen bal gözlü sevdiğim
sen yanımdasın
omuz omuza.
Gözlerimiz bu güzelliklerde
sevgini duyumsuyorum
her hücremde her zerrede.
2
Dostlarım yanımda
dört duvar arasında
koğuştaki ranzada
son kontrolü konuşmaktayız:
Şeker ve tuz ve su
yarından sonraki ve belki de
son katıklarımız.
Sessizce vedalaştık
bir daha vedalaşamayız diye
hüzünlü ama telaşsız
heyecanlı ama korkusuz
bir düğün havasında ama
gelinsiz ve çalgısız.
Belki de birlikte ki son gecemiz
belki de ömrümüzün son gecesi
ama umutlu ve yaşam sevinci dolu
ama dirençli ve kararlı
ama onurlu ve azimli
otuz iki kişi tamamı ve birden
ve gün sınırı olmaksızın
yarın sabahtan
Ölüm orucuna başlıyoruz...
Çok değil istediğimiz
insanca yaklaşım
içmek için temiz su
onurlu görüş olanağı
artık kalmadı başka çaremiz;
canı dışında ne silahı var ki içerideki adamın.
3
Deniz ve orman ve ırmak
sevdiğim kadın ve gece ve çocuklar
kuşlar,balıklar
ve mavi ve yıldız
henüz bulanmamış zihnimde
berrak bir son hayal
belki de gerçekleşmeyecek bir son özlem.
Çünkü yarın her şey değişebilir
belki,bir daha hayal de kuramayacağım
bu son fırsatı doya doya yaşamalıyım.
Merhaba Anne,kokunu özledim
senin de sıcaklığını baba.
senin her şeyini be sevdiğim
hele öpüşlerini...
canım kızım,baba der misin yeniden
omuzuma alabilir miyim seni bir daha
ya görüşemediğim dostlarım
ya mahallemdeki sakızlı bakkal Remzi
ayakkabıma pençe atan Sultan amca
daracık kulübesindeki gazete satıcı ismet abi
öğretmenlerim Mehmet bey,Ersin bey,Dicle hanım
ya o sıcacık evimiz
beraberce yaptığımız kahvaltılar
kır gezilerimiz
Zülfü'nün barış
Rahmi'nin dostluk
Ruhi Su'nun ısıtan sesi
Ahmet'in isyan
Onur'un sevgi kokulu ezgileri
ülkemin aydın insanları
sanatçılarımız
ya pazar esnafı,pazar kalabalığı
sokaklardaki çamurlu sular
bakımsız ağaçlar...
Ey dört duvar arasındaki yaşam
ey bugün yaşayan geçmişim
beynim dışında belki de
hiç yaşayamayacağım sizi bir daha
Otuz iki kişi
otuz iki beden
otuz iki ruh
otuz iki özlem
belki de bu son elveda
Kimi Hataylı,kimi vanlı,
kimi Artvinli ve diğerleri
Bugün çankırı
yarın antep,mamak,bartın ve dahası
dalga dalga...
Kimbilir kaç acı
kaç keder
kaç üzüntü ve isyan
yaşanacak dışarıda...
4
Biz açlığı da coşkuyla yaşarız
ölümü de
onurumuz ve haklılığımızdır bizi güçlü kılan
sağduyu ve anlayış beklemekteyiz
ama nafile
gözler körleşmiş
diller dilsizleşmiş
kulaklar sağırlaşmış.
Kilitlenmiş yürek kapıları
düşman bellenmiş bu ülke evlatları...
5
Sabah ışıkları ne de güzel vuruyor
tek pencereden içeriye
Uyanalım arkadaşlar!
haydi tıraş olalım
en güzel giysilerimizi giyelim
halayımızı çekelim
türkülerimizi haykıralım
hep beraber
belki sağırlar duyar sesimizi...
6
Yetmiş güne dayandık
ölüm orucundayız
On üç canımız yitti
sırada daha niceleri
Hoşçakalın ve elveda
ülkemin güzel insanları
bu beden
bu yürek ve daha yüzlercesi
bir işe yararsa eğer
ülkemin demokrasisine örneğin
daha az acıya ve
daha çok gülümsemeye örneğin
boşuna ölmedik demektir.
Helal olsun hakkımız
Hoşçakalın ve elveda
insani değerlerim
ve armağan olsun ruhlarımız
güzel ülkemin güzel insanlarına
Hoşçakalın
hoşçakalın...
Kayıt Tarihi : 6.2.2007 11:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)