Öyle bıkmışam kendimden
Giderim yavan yollardan
Selam söyleyin ankanın kanadından
Perişanım dost obasında
Uçmasın yar mezarımın başından
Hayalim ve gerçeğim gibiydin
Yağmurla güneş gibiydin
Ateşle barut gibiydin
Sen benim herşeyimdin
Nerden geldiğini düşün sen
Ayak sesin duyulmuyor
Gölgen görülmüyor
Rüzgarın esmiyor
Camlar ses vermiyor
Kalbimde bir huşu var
Sen ege koylarında
Ben bozkırın kollarında
Gözlerimde yüzünün her bir hattı
Öpüyorum boynunu habersizce
Çekiyorum kokunu içime
Sevgim can buluyor her bir mimiğinde
Doğumda sürgün yedim
Güneş dallarımı kavurdu
Soğuk ruhuma kadar dondurdu
İflahım sönene kadar boğuldum
Karanlıkta bir savaş verdim
Nedensiz apansız hastalığa yenildim
Kime gitsem yeredinemedim
Azrail bile konmadı dallarıma
Kan içinde kaldı dizlerim
Ruhum ağır geldi bedenime
Çığlıklarımı boğdu sessizlik
Duyuramadım kendimi
Saatte yelkovan durmuş
Gün hep aynı karanlık
Odamın perdesi hep örtük
Yollar çamur dağlar karlı
Hasretten Ciğerim solmuş.
Kapının tokmağı kırılmış
Batsa güneş ne olur
Yıllardır gün aymıyor
Yaşamıyor hergün ölüyorum
Yıldız gibi kayıyor günlerim
Arafta bir yerlerdeyim
Sahi varmıyım ben söyle
Öyle üşüyor ki içim
Kalbimde kırç ve çiy yer edinmiş
Kar yağıyor kirpiklerime
Ak düşmüş saçlarıma
Isıtamıyor hiç bir güneş beni
Kader sillesini vurmuş
Nasıl anlatılır bilemiyorum
Bir sürgündeyim
Ruhumda bitmeyen bir gaybet taşıyorum
Sanki emanetim sabır yüklenmiş sırtıma
Gidiyorum Gidiyorum varamıyorum
Menzilim uçsuz bucaksız bir çöl
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!