/sana neler söyleyecektim neler, bana elveda derken
duvardaki apliğin iki lambasından biri sönecekti,
sen tam kapıdan dışarı adımını atarken.
neler söyleyecektim bir bilsen sana, sen giderken.
….
ezberlediğim sözcüklerden bir tek hece
yazdığım şiirlerden bir tek dize bile gelmiyor şimdi aklıma
Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Devamını Oku
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Sevgili dost çok uzun bir tatilden sonra tekrar arnızdayım ve şiir tadını lezzetini içime sindire sindire okuduğum muhteşem şiirlerinizi çok ama çok özlemişim.Harikaydı dostum sevgimle kalınız an+10 puandır üstadım kalemin daim olsun...
sevgili dost,şiiri herzaman olduğu gibi :) birkaç kez okudum.sonra yorumları okudum.ben bişey yazamıycam üzgünüm....
Son akşam yemeği adlı şiirinizi okurken ister istemez Leonardo Da Vinci'nin resmettiği sanat eseri olan tablo geldi aklıma..Güzelliği yanısıra çok hüzümlü ve etkileyicidir..İsa'nın son akşamında 12 havarisiyle yediği son yemektir. Yemeğin bitiminde İsa içinizden biri bana ihanet edecek der.Ve bir tartışma başlar..İşte o anın resmidir bu..
Şiiriniz de bana bunu hatırlattı sevgiliyle yenilen son yemek ve lirik sözler..12 meleğin dizelere konduruluşu......Ustaca bir kaleme alınmış etkileyici bir şiir halen doyamadım şiirinize kelimeler o kadar derin ki..Tebrik ederim Cevat Bey..
SAĞLAM ANLATIMLI ÇOK GÜZEL MISRALAR ÜSTAD ..SÖYLENECEKLER KENDİNE SAKLANMIYACAK KADAR ONA AİT ASLINDA ..BİR YAŞAM ANLATABİLİRSİN GEÇMİŞ VE YA GELECEK OLSUN FARK ETMEZ YETERKİ KONUŞ ÇOK GEÇ OLMADAN KAPI KAPANMADAN ANLATILMALI ...TEBRİKLER SAYFANIZDA ŞİİR HEYBEMDE
gece;
biliyorsun içilmemiş kadehlerin arkasında saklıdır çözümsüzlükler
gece yarıyı geçer ve sabaha terk edilir, yarım kalmış bilmeceler
ortadaki resim ikimize de benzemez, sahne çok yabancı sokaktadır
anahtarın saklandığı yer sözcükler değil, kilitli kapıların arkasıdır ........................................
Hep söylenmemiş bir şeyler vardır..Konuşur beyni insanın durmazki.. en olmadık yada olan zamanlar da .Unutamadıklarımızın içinde gizlenen, söyleyemediklerimiz de düşer içine..
Gene bir pazartesi ve Sn çeştepe esintisiyle düştük haftaya, yola.....
birikenlerinize ve taşanlarınıza sağlık....
şiir yüreğe sevgiler saygılar ile....
Şiiri birkaç kez okudum.Acaba nereden başlasam?
Tuhaf bir arayış benimkisi!
Nereden başlasam?
Gecenin o durdurulan anından ertelenmiş duyumsayışları sabaha taşıyan Şaire ''Kaçıyor,gizleri de alıp götürüyor bir başka zamana!'' mı desem acaba?
Ya da salt,şiirinde estetiği yakalamak adına ''Bir sürü sözle doldurmuş şiirini;yalan yanlış şeyler bunlar ..'' mı desem yoksa?
Haksızlık ederim ÇEŞTEPE'ye.
Hele hele de şiirinde romantik söyleyişin nelerden kaçtığını bile bile;kaçış durumlarını (düşlere,geçmişe,uzak diyarlara..)algılayarak...
Şair tam tersini yapıyor şiirinde.Olduğu yerde kalıyor.Kaldığı yerdeki boşluğun sahibini arıyor.
Serüven dolu sevisel geçmişin zincirine yeni halkalar atmanın yolarını arıyor.
Yoksunluğu sıradan değildir.Düş kırıklığını katlanacak gibi değildir.
Tutkuların dağdasında kaybolduğu bir geceden sabaha dirençli çıkmak umudu bazen silinir belleğinden:
ezberlediğim sözcüklerden bir tek hece
yazdığım şiirlerden bir tek dize bile gelmiyor şimdi aklıma
gittin; ama o iki lambanın ikisi de yanıyor hala …./
Ayırdındadır ama o iki lambanın ikisinin de birden yandığından..
Sanıyorum ki BAUDELAİRE'nin ''hissetme biçimi'' gibi bir etki altındadır şair.
Gecenin içinde ''bir kadeh düşer yere, paramparça'' derken,başka alanlara kaydırmak ister içindeki tutkuları ;söylemekten çekinmez:
'' buluruz anahtarları belki arka bahçemizde''
Bana sıradan bir umut gibi gelmiyor bu .Çok güçlü bir dilek seziliyor sözlerinde.
Sanki ''anahtarlar,her arandığında olması gereken yerdedir;oradadır!''
Böylelikle;belirli arzuların ,çekici yerlerden yeniden heyecana dönüşmesinin önündeki engeller de aşılacaktır.Uzakta değildir o an:
''gün ortası;
bir damla terin kalmıştı tenimde, hala saklarım ilk günlerimizden
güneş gene çırılçıplak düşüyor üzerimize, sanki beklentisi var ikimizden
nereden gelip takıldı şimdi aklıma, oysa bugün gideceksin biliyorum
hazırladığım sofranın orta yerine, en sevdiğin çiçeği açtırıyorum
geçmişimiz altın kasenin içinde saklı, döktüm üstlerine hayat suyunu
ama silmişsindir şifreleri açılmaz artık, iyi biliyorum çünkü huyunu
oniki melek oturdu, saatin kadranına ...''
En sevilen çiçeğin,masanın tam ortasına konulması!
Yaşamın acı yanlarını bir beklentiyle yokup yerine çiçekler koymak düşüncesi sıradan bir çwbw değildir.Sevinin insan ruhunu acıdan arındırması gibi geliyor bana.Öfkenin yerini duruluğa bırakması gibi bir şey.
En karmaşık duyguların günlük sözcüklerle anlatmak isteyip de anlatamadıklarını bir görüntüyle göstermek dürtüsü belki de.
Kolay bir dürtü değildir bu!
PUŞKİN de öyleydi çünkü.Yaşamın acı yanlarını dile getirirken söyledikleri unutulur türden olamazdı.Ama hep bir beklenti,kendini alt üst edecek bir sürprizi yedekte tutardı.
ÇEŞTEPE de öyle yapmış zaten:
''
gece;
biliyorsun içilmemiş kadehlerin arkasında saklıdır çözümsüzlükler
gece yarıyı geçer ve sabaha terk edilir, yarım kalmış bilmeceler
ortadaki resim ikimize de benzemez, sahne çok yabancı sokaktadır
anahtarın saklandığı yer sözcükler değil, kilitli kapıların arkasıdır
ne bileyim işte bir omuz darbesi yada şiddet, yok ki sözlüklerimizde
yıkıversek örülü duvarları, buluruz anahtarları belki arka bahçemizde.
bir kadeh düşer yere, paramparça ….
gün ortası;
bir damla terin kalmıştı tenimde, hala saklarım ilk günlerimizden
güneş gene çırılçıplak düşüyor üzerimize, sanki beklentisi var ikimizden
nereden gelip takıldı şimdi aklıma, oysa bugün gideceksin biliyorum
hazırladığım sofranın orta yerine, en sevdiğin çiçeği açtırıyorum
geçmişimiz altın kasenin içinde saklı, döktüm üstlerine hayat suyunu
ama silmişsindir şifreleri açılmaz artık, iyi biliyorum çünkü huyunu
oniki melek oturdu, saatin kadranına ….
Özgür değildir Çeştepe.Çünkü istenci ve keyfi dışında ve üstelik başka yerdeki eylemsizlik O'nun ellerini kollarını bağlamaktadır.
Sonsuza,upuzun bir geleceğe özgürce koşabilmesinin tek koşulu şiirindeki ''NESNENİN''ortaya çıkmasına bağlıdır.Zaten son dize :
''
…….. sana neler söylemeliyim neler, bana elveda demeden.
şiiri bitirirken bir'' gerkliği de''yedeğinde tutmaktadır.
İnsanın ,biriyle var olması ,yaşamla ölüm bütünleşmesi kadar gerçektir.Bütündür.
Şiirde benzer bir gizemsel ilişkiyi ''kendi öznesiyle'' okuruna sunan ÇEŞTEPE'yi, Novalis sandım ilkin...
Ama bu kalemi çok iyi tanıyorum.
Fakat şiide bireysel bir sevinin insan doğasındaki yaratıcılığına; daha doğrusu poezisine bayılmadım diyemem.
İnsanın ,içindeki özü ''SON AKŞAM YEMEĞİ''nden daha ötelere taşıması kolay olmayacaktır doğal ki!
‘’şiirler yazsam diyorum yada sevgi üzerine henüz söylenmemiş her şeyi
kondursam dudaklarına alıp ezberimden, kabul eder misin ...’’
Kim bilir ;bu yorumun yazıldığı saatlerde,son akşam yemeğinden sonraki ilk kahvaltı masasını iki kişi paylaşmaktadırlar;bilinmez ki?
Sayın ÇEŞTEPE'yi tebrik ediyorum.
''
Her günün, her salisesinde hatırlayabilmek, söylenmemiş duyguların hazinliğini bile... Tebrik ediyorum.
sabah;
şimdi kokun avuçlarımda ama korkum hayta gibi geziyor yarın sabahta
soğuk ve ölü bir şafak örtmüş üstümü, bütün kör duygularım ayakta
şiirler yazsam diyorum yada sevgi üzerine henüz söylenmemiş her şeyi
kondursam dudaklarına alıp ezberimden, kabul eder misin bu hediyeyi
umut; belki başlıklı satırlarda, en olmayacak tohumları ekse de hayallere
patlamasa yüreğindeki fitili sönmüş dinamit, savrulmasak bir yerlere
günaydın demesem yeni güne, gitmez misin
EVET EVET söylenememiş okadar çok şey olur ki gidenin ardından aşka ve ithama dair ! ! !'
harika betim. saygıyla.
Dillerin düğüm düğüm,yüreğin boğum boğum olduğu noktada,kalem girer işte böyle devreye...kağıdı mest eder de,okuyanın yüreğini deler...harikulade,tebrikler...
Hayatın kesitlerin sunduğunuz özlerin insanın duygularını nasıl kavradığını tahmin edemezsiniz.
Her zaman elveda demeden söylemek istediklerimiz vardır. Ne çare? Bazen elvedalar ummadığımız anda geliverir. Sanki hiç gelmeyecekmişcesine inandığımız zamanlarda. ...
Bu şiir ile ilgili 118 tane yorum bulunmakta