Altın
Yükseldi, düştü, durdu
İnsan
Büyüdü, küçüldü, kudurdu
Altın insan ilişkisi
Hayatın sevinci çelişkisi
Dünya dar
Bir gün denir buraya kadar
Her yanın altın olsa ne yazar
Cevapsız sorular sorma hayata
Bak geçiyor ömür her gün sırayla
Bugünden düne, dünden yarına
Çelik çomak oynama boşuna
Son ölümdür kimsenin gitmez hoşuna
24.09.2013 – İzmir
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 24.9.2013 00:45:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Çoban](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/09/24/son-68.jpg)
Selam saygı sizedir...
Benim sû-i ihtiyarımla ömrüm ve gençliğim zayi olup gitti. Ve o ömür ve gençliğin meyvelerinden elimde kalan, elem verici günahlar, zillet verici elemler, dalâlet verici vesveseler kalmıştır. Ve bu ağır yük ve hastalıklı kalb ve hacâletli yüzümle kabre yakınlaşıyorum. Bilmüşahede, göre göre, gayet süratle, sağa ve sola inhiraf etmeyerek, ihtiyarsız bir tarzda, vefat eden ahbap ve akran ve akaribim gibi, kabir kapısına yanaşıyorum.
O kabir, bu dâr-i fâniden firâk-ı ebedî ile ebedü’l-âbâd yolunda kurulmuş, açılmış evvelki menzil ve birinci kapıdır. Ve bu bağlandığım ve meftun olduğum şu dâr-ı dünya da, katî bir yakîn ile anladım ki, hâliktir gider ve fânidir ölür. Ve bilmüşahede, içindeki mevcudat dahi, birbiri arkasından kafile kafile göçüp gider, kaybolur. Hususan benim gibi nefs-i emmâreyi taşıyanlara şu dünya çok gaddardır, mekkârdır. Bir lezzet verse, bin elem takar, çektirir. Bir üzüm yedirse, yüz tokat vurur. DENİLMİŞTİR
TEŞEKKÜRLER
TEBRİKLER
TÜM YORUMLAR (9)