Sen oniki otobüsüyle şimdi
denizi tutmaya gidiyorsun uzaklara,
ellerinde bir güz kahvesinin hüznü,
bir yaz gecesisıcaklığı
ve bileklerinde sevginin kelepçeleriyle.
Odalar dolusu özlemi burda bırakıyorsun.
Nasıl temizlenecek erdemi birlikteliğin,
nasıl vaz geçilecek?
Nasıl unutulacak umular
ve nasıl üstesinden gelinecek
bunca..........
Söylemiyorsun.
Bir kuş nasil susar duraklarda,
sorulat yanıtsız kalır?
En ince ayrıntılar
makas-makas doğranır sokaklarda?
İşitmiyorsun.
Kavga kuruldu mu bır kez,
yiğit olan saf alır.
Yürek varsa bir yerde
sisler dağılır.
Anlamıyorsun.
Ölümü nasıl gözardı edersin
yaşamaya?
Ya tuzak dolusu sevmelere ne dersin?
Ya buruşturup attığım şarkılara? !
Dinlemiyorsun.
Bu bütünlük bir gün delinir,
diner bir ölünün kanayan yaraları,
ağaçlar ağlarken ölür.
Bir ölüm tangosu sessizliği çalınırken
gün ortalarında,
son perde iner.
Seyretmiyorsun.
Kayıt Tarihi : 28.11.2012 15:10:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ünal Tarhan](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/11/28/son-441.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!