hep yaptığını yaparak
bilindik kelimelerle yüz tuttu yazmaya
ben kendimi bilirdim
iyi bilirdim
ve onlar da beni, dedi
küs girmemek için yatağa
tüm kırbaç şaklamaları
bir ilkbahar esintisi mahiyetinden ileri
gitmedi…
şarkı sözlerinin içinde tutulmuştu kalıntılar
tüm eminliğiyle kendinden
sevemeyerek hatta
nedenini bile bile
“şiir yazmak” istemedi
yastığının altı ayrı
üstü ayrı hülyada…
biliyordu
kendinden başka kimsenin bilmeyeceğini de
biliyordu
bu meçhul saadet
ve en güzeli
sıfatını, manasını dahi bilmeden
ve en önemlisi
hiçbir şeyden çekinmeden
istediği sözü alabiliyordu kalemine…
ardına bakmak istedi o sıra
çünkü canı bir yudum kayboluş çekti
oysa o daha çok “küçük”tü
ardına bakmaktan çekinmedi…
gözlerinde çelimsiz bakışlar süzdü geceyi
kötümsemedi
o tüm –tırak’lar beklemedeydi
ve o tüm eminliğiyle kendinden
“sevmeyi öğrendim! ” dedi
başı üşüyerek kapadı camı
gözlerinde biraz bulutluk
kırbaç yatağın altında mahcup,
kırmadı kendini,
af diledi
kendinden
ve takdir etti -en sevdiği gibi-
cesaretini…
ve en güzeli de
hayatı öğrenmeyi öğrenmişti…
cama buğular yazmıştı bu kez isimleri
bitirmek istemese de canı
kalemi yan tutulmuştu artık
iki tire çekti
arasına kaderini çizdi:
“son! ”
08.09.2005 / 01.26
Seçkin TokKayıt Tarihi : 14.12.2006 00:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)