Dil lal, acıların tarifsiz burgularındadır yürek
Patlayan volkanın, lavlarıdır süzülür gözlerimden
-
-
Senin lamban sönükken, yanan lambamdan
Ben çocuklarımı severken, senin yetimlerinden
Güneşten gölgelere kaçarken, senin karanlığından
Yemekleri beğenmezken, senin ekmeğe katık soğanından
Plajlarda serinlerken, senin karanlık terleyişlerinden
Sokakta tekme tokat dövülüşünden
Madencinin fıtratının ölüm olduğuna dair beyanlardan
Maden önünde kocamı verin, çocuğumun yüzüne
nasıl bakarım diyen Sema hanım kardeşimden
Bırakın beni Mahmut'u kurtarın, onun eşi hamile diyebilen yürekten
Yırtık çoraplarından
Kömür karası çizmelerimi çıkarayım sedye kirlenmesin diyebilen
pak yürekli insandan
Haykıran, ağlayan anaların gözlerinden süzülen yaşlarından,
Yanan yüreklerden...
Özür diliyorum
Hem de binlerce kez
Utanıyorum artık insanlığımdan.
Mayıs / 14
Bülent BAYSAL
Kayıt Tarihi : 28.5.2014 01:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çiy yağar şafaklarıma
Başımda deli duman
Varın siz söyleyin o vefasıza
Uyursam bir daha uyanamam
Söyleyin bütün kapıları kapattım
Artık hiç kimse giremez içeriye
Eyy toy düşlerimin deli kanlı kızı
Ben sende tutuştum sende yandım
Başka ateşler düşürme yüreğime
O acının üstünde iken gözümüzün yaşı kurumadı hiç..
Ya şimdi?
Şimdi de 'bir güne 8 şehit' veriyoruz, ağlayan içine atıyor, ağlamayı bile unutanlar giderek artıyor..
Hayırdır inşallah!
Bir kez daha sayfadayım. Rahmet anıyorum 301 Canı.. Ardında kalanlara da 'ya sabır' diliyorum..
Şiiri ve Kardeşimi bir kez daha kutluyorum..
'Bülent, Kardeşim...
İnsan olan... 'Gözü, ağzı,kulağı, aklı' olan nasıl utanmaz O İnsanlardan?
Nasıl sürdürebiliriz 'normal yaşamı', hiç bir şey olmamış gibi?
'Ekmek parası, nafakası' için her gün ölüme yolculuk edenler varken... Her ayrılışında evinden 'helallik dileyenler' var iken... Bizler sofralarımızda, çoluk çocuğumuzla nasıl oturalım, nasıl!
Başını okşadığımız her çocukta 'yetim' kalanlar aklımıza gelmeyecek mi?
Mutlu bir anı paylaşsak eşimizle, sevdiğimizle.. 'Dul' kalan, hamile kalan, öksüzlerinin başında 'hem ana, hem baba' kalan ' madencinin eşi gözümüzün önüne gelmeyecek mi?
Nasıl huzurlu oluruz bundan sonra?
Ama işte... 'Fıtrata, kadere' bağlayanlar var ya!
'Saraylarda oturup', çocuklarına 'devlet sırtından istikbal' hazırlayanlar var ya!
Bol keseden vaatlerde bulunup, bahardan kışa unutanlar var ya!
Var işte...
Kendinden başka 'kuş bilmeyen kargalar!'
Onlar yaşasın, utancı bize kalsın.. Onlar dilemesin, biz özür dileriz Soma'dan...
Duyarlı şahsını ve 'güne' anlam katan şiirini kutlarım, Kardeşim..'
kadınlar acıları yerüstünde/
kömürün çocuklarının kaderleride karadır,kavgaları kavgamızdır...selam olsun kömürün çocuklarına...!
Sayın Hocam,selam ve sevgiyle.
TÜM YORUMLAR (50)