benim; aşk dilinin birleşmemiş hecelerinde okuduklarım
ağır bir ter kokusudur yada patlaması birden volkanların
hani dudakların yanıp kavrulur gibi,
dehşet bir şey yani.
kor ateşlerin arasında çırpınan kanatsız gelincik kuşlarım
tutabilsem bir daha okumak için ucundan en son satırın
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
berbat bir soğuktur, soluksuzluğun bedeli dumanı sigaramın
gün batımı, son kadeh sarhoşluğu gibi kış akşamlarımın
aklıma bile gelmiyor üzerime yağacakmış kar
ama koyuyor işte böyle gitmek, apar topar.
Cevat abi yine güzel bir eserinizi okudum,yüreğinize sağlık ağabeyim sizi okumanın ayrıcalığını yaşadım.Selam ve saygılar sunuyorum...
Soluksuz sarhoşluklar zamanı
benim; aşk dilinin birleşmemiş hecelerinde okuduklarım
ağır bir ter kokusudur yada patlaması birden volkanların
hani dudakların yanıp kavrulur gibi,
dehşet bir şey yani.
kor ateşlerin arasında çırpınan kanatsız gelincik kuşlarım
tutabilsem bir daha okumak için ucundan en son satırın
ellerimi kına değil kan boyar be gülüm,
gerisi zaten ölüm.
her satırımda bin damla mürekkep, rengi tutkunu firarımın
içinde çiçekler açmaz, sadece ağlar çocuklar hatıralarımın
yırtık perdeler uçar gider pencerelerden,
izlerim, başka ne gelir ki elden.
berbat bir soğuktur, soluksuzluğun bedeli dumanı sigaramın
gün batımı, son kadeh sarhoşluğu gibi kış akşamlarımın
aklıma bile gelmiyor üzerime yağacakmış kar
ama koyuyor işte böyle gitmek, apar topar.
Cevat Çeştepe
Gördüğünüz gibi pazartesiyi bekleyemedim Cevat Kaptan bugünme bu şiiriniz düştü ..
Şiirden bol ne var ya :)
Çok beğendim şiirin içindeki her bir kelimesinden
sevdana açılan pencereden ben de baktım ..
ve .. yüreğini gördüm ..seven ve yalnızlığına terk edilen bir yüreğin profili gidenin ardından yüreğine hüzünleri yüklemiş bir yürek ..
Hüzün bol miktarda idi rakının sek
hali gibi ..
yaktı yüreğin genizini acık ..
A mikrop kırar dimi ama :)
Bu gülüşe aldama Kaptan..
bu hüzünlerden kaçışın bende ki tekniği yoksa hüzün denizlerinde boğuluruz valla ..
isterse yolumuz açık denizlere doğru olsun senin deyiminle .. işe yaramaz hüzün acı kol kanat kırar hemi de içerden görmessin bile mecalin kalmaz mücadelelere
neyse
Selam ve sevgiler yüreğe ..
TEBRİKLER
Nefis bir şiir defalarca okudum okudum okudum.... yüreğine sağlık Sevgiler
ne diyeyim bu şiire mükemmel desem harika kelimesi kıskanır muhteşem desem harukulade kelimesi küser .....................
duygu yüklü birikimi çok olan bir arkadaşımızsın ve şiirlere çok güzel yansıtıyorsun kalemini ve yüreğini alkışlıyorum yazmak çok yakışıyor sana
müzeyyen başkır
Cevat Bey çalışmalarınızı beğeniyle okuyorum...
paylaşımlarınız için teşekkür ederim...
şiir adına sizden öğreneceklerim var...
kutluyorum değerli kaleminizi...
en derin saygılarımla...
berbat bir soğuktur, soluksuzluğun bedeli dumanı sigaramın
gün batımı, son kadeh sarhoşluğu gibi kış akşamlarımın
aklıma bile gelmiyor üzerime yağacakmış kar
ama koyuyor işte böyle gitmek, apar topar.
Cevat bey bu kıtada kendimi buldum nedense,
Kutluyorum yüreğinizi
Ansızın bırakıp gitmeler
kahreder insanı, öldürür yüreği
yetim bırakır bedeni...
Saygılarımla...
Orhan ÇAPAN
soluksuz ve beklenmeyen
kutlarım sayın Çeştepe
Bu site de zevkle okuduğum bir kaç kişiden birisiniz. Kutlarım sizi.
mükemmel bir şiir bence..insanın yanlızlığa koyulması ve serzenişi ,acı veren duyguları derin anlamlar taşıyan ifadeleri ile..tebrikler..
Bu şiir ile ilgili 32 tane yorum bulunmakta