Sokakta oynardık biz.
Pazar tahtalarından ev yapardık,
üst üste dizerdik
çatısı göğe çarpan hayaller kurardık.
Tuğla bulunca sevinen çocuklardık biz,
çünkü oyuncaklarımız yoktu
ama oyunumuz vardı.
Oyun hamurumuz yoktu mesela,
ama camura şekil verirdik
gazoz kapağından tabak yapardık,
topraktan kek,
taşlardan misafir.
Uzaktan kumandalı arabalarımız yoktu,
ama bir tel bükerdik,
iki kapağı teker yapar
sokakları yarış pistine çevirirdik.
Ellerimiz kir içinde olurdu ama
yüzümüzde ışık eksik olmazdı.
İp atlardık…
“Üç, dört, beş!”
Kurtarmac oynardık,
çıplak ayakla
betonun üstünde özgür koşardık.
Her düşüş bir yara bırakırdı,
her yara bir anı…
biz yaralarımızla büyüdük.
Kanayan dizimizi gösterip ağlamazdık,
çünkü herkesin dizinde kabuk vardı o zaman.
Sokakta oynayan son çocuklardık biz,
internet değil
toz yutardık.
Akşam ezanına kadar yaşardık,
o ezan bizim “oyunun bitti” ziliydi.
Koşarak eve gider,
elimizde taş, cebimizde kapak,
yüreğimizde kocaman bir gün taşırdık.
Şimdi o sokaklar sessiz,
tahtalar çöp,
gazoz kapakları tarih oldu.
Ama biz hâlâ biliriz:
bir çocuğun gülüşüyle inşa edilmiş bir dünya
ne parayla kurulur
ne ekranla…
Çünkü biz…
sokakta oynayan son çocuklardık.
Kayıt Tarihi : 18.6.2025 21:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!