Sokağın ucunda,
Her tekrar, bir öncekinin solgun kopyası, durağan,
Söylenip unutulmuş yeminlerle, anıların tozunu alan geçmişin,
Hafızasına kırık not veren, yaşanmışı yaşanmamışı gibi,
Mısra sonu ahengi, veya nakarat..
Suskunluk hakkını, bolca kullanmış fısıltılara inatla,
Kendi kendine eskitilmiş, mektupları yeniden okurcasına,
Hayatın sunduğu tekdüzelikten, ilmek söküp bağ kopararak,
Yalnızlığın lisanında, odalara duvarlara vuran akşam gölgeleri,
Ve gün batımı, turuncuya kesmiş, ufuk çizgileriyle birlikte,
Çalınmayan zillerin ardındaki, sahipsiz bekleyişe,
Koridorda sinmiş, naftalin kokusu,
Pencerede sardunya, belki hanımeli,
Yayları gevşemiş divanda, uykuya bırakılmış,
Çürük ve sessiz merdiven basamağındaki, eskiciden kalma ayna, susuz saksının dibindeki,
Cızırtılı radyo frekansı,
Ve kedi miyavlamasıyla, gecenin bölündüğü, o anlık irkilme,
Kimindi bu, tanıdık yabancı durağanlık?
Bitpazarındaki, gümüşi köstekli saat,
Şairin kaleminde can veren, yaralı hece,
Kelimeler,
Sıfatlar,
Vurgular,
Kafiyeler...
Koyu mürekkep damlamış, kağıtların satır başlarından,
Ezberi kuvvetli, koro elemanı olmaya aday,
Ve suyla kahve karışımı, fincanlardaki telvenin şekil aldığı,
Donuk,
Keskin,
Canlı hareketsizliğin, prangalanmış anlarına seslenerek, kendi içinde yinelenen,
Unutulmaya yüz tutmadan evvel, anıların her köşesini kayıtsızca arşınladığı,
Hafızadan silinirken, kancayla, çengelle tutunmuş kopuk hatıralar,
Zihninde biriktirdiği, dipsiz kuyularla, düşünceler kapkara,
Eskimiş, yıkılmış, anılar ve hayaller arasında kapkara,
Acısı hiç dinmeyen, bitmiş başlangıçlardan,
Ezberlenmiş bir sürgün, hissiz sancılar doğurur..
Kayıt Tarihi : 17.10.2025 14:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!