Sohbet ehli denesini..

Hüseyin Demircan
3314

ŞİİR


21

TAKİPÇİ

Sohbet ehli denesini..

sohbet ehli denesini
dövmelere tokmak gerek
doldurmaz yıl senesini
miski amber kokmak gerek

şarabın dokunur dişe
olacaksa getir şişe
üstüne vazife işe
burunları sokmak gerek

dere boyu kamış kargı
atelle yapılır sargı
pis hastalık bu ön yargı
tabuları yıkmak gerek

şekle kanan insan sanar
adam derde namın anar
arada bir bağrın yanar
az dişini sıkmak gerek

ağzı tatlı yer yemeği
ise kendi has emeği
merdivenin basamağı
sabır ile çıkmak gerek

perçem kahkül yüzün şura
bu sıra açarız kıra
kucaklar kakılı çıra
yakmalara çakmak gerek

çayını eylesek temin
didende alacak demin
cerağına biz bu cemin
bir aralar bakmak gerek

sal çatalı çiftesine
kalmaz günü haftasına
taze koyun köftesine
dirgenini takmak gerek

narı ile gelki aşkın
içinde kalmasın kuşkun
deryasında gönlün çoşkun
hep suları akmak gerek..
.........................................
şiir pişiriş ciddi iş

karbonat ko kıtaların
ortaları bombeleşir
gideriver hataların
mısraların pembeleşir

şiir pişirim sanatı
götürmüyor pek inatı
atıver az dize kenar
ızgara tavuk kanadı

sana dua eder okur
kuru koma takır takır
kazanında kafiyenin
kaynatıver fokur fokur

kiremite at balığı
olmasın bakır çalığı
sığınsa koma aruzu
çizmesi çamur dalığı

hurdalığın gez eskinin
sinirine bul teskinin
ince nükte kaçmaz asla
dikkati gözü keskinin

musikiyi tut yakala
minnet etme kurt çakala
çalakalem al aşağı
yapışıncası sakala

musakka sever kıymayı
maydanoz ise yaymayı
sakın ola ihmal etme
hece veznine uymayı

ayıp değil kimi taklit
bağıntısı kurun oklit
heran değişip akıyor
su diyordu şu heraklit

aklaşınca pirinç tane
ince sar kuzu gerdane
sıkıştığın yer tasvirde
başvur okurun vicdane

civcivin yemini serpiş
uzaktan gözleri kırpış
ve havada yakalanır
bir kuşun kanadı çarpış

şiir pişiriş ciddi iş
çocuk avutmuyoz fiş fiş
iştah açılsın görünce
döğ samırsak koma diş diş
......................
kesin kıt sanat yönünden
bir filmidir cüneyt arkın
sesin duyarım önünden
geçerken evin barkın

geçerim hem yol yok başka
sen düşürdün beni aşka
bir traş olsaydım keşke
saçlarım uzamış çirkin

biraz acemice herhal
berbere diyorum derhal
üstü makina ile al
yanları makasla kırkın

sen.. yapmaya mısır patlak
mutfaktasın şimdi mutlak
yanında muhtemel otlak
monte karlo ile larkın

kurcalama tencereni
ne haldeyim gel gör beni
açık bırak pencereni
birden cam aşağı sarkın

idrakine varki sende
güzellik durmuyor tende
örneğini gel gör bende
ölmeden toprağa garkın

günlük gübre saçıyorum
çiçek gibi açıyorum
köprüsünden geçiyorum
ırmak dere çayın arkın

balkonunun çamaşırı
andırıyor tebeşiri
şu mahkeme mübaşiri
varmasa durumun farkın

veb siteler hekliyorum
kalbi nasıl tekliyorum
tam önünde bekliyorum
ben seni kuğulu parkın

yanarım ben bu derdime
sığmaz olmuşum bendime
söylerim kendi kendime
dilimden düşmüyor şarkın

yapmam sana doğru akın
bir taş atım kadar yakın
ayıplama beni sakın
seninde kırılır çarkın.. yaaar..
...........................

figanım yayından fırlıyan oksa
göğsünü gererek eyelemezmisin
darılmış gücenmiş küsmüsün yoksa
tutuldu dillerin söylemezmisin

müsait ve tenha sessiz halda kır
doğrul şu ağaçtan yeşil bir dal kır
sabaha ne kalmış güneşi balkır
ayağa kalkmayı yeğlemezmisin

insan hiç olurda gençlik çağları
görmek istemezmi bahçe bağları
fersah fersah deler ferhat dağları
sen bir kaç metre yer delemezmisin

toz toprak koynunu doldurur serin
burasımı ait olduğun yerin
yorgunsun bilirim uykular derin
hani benim için bölemezmisin

kara çalılarara dizi dayıyor
şu başım her taşı bağır sayıyor
yukardan aşağı yıldız kayıyor
içinden bir dilek dilemezmisin

buranın yeşildi çimeni göktü
yığınla çakılı kim gelip döktü
gözlerine birden karanlık çöktü
bir kandilinde yok bilemezmisin

halesini seyre daldığım andır
gel sende üstüme mah doğdu sandır
yüzünden eksilmez lütuf ihsandır
bir sefere mahsus gülemezmisin

sende bu vakitsiz ufkun aşımı
ağuya beledi ekmek aşımı
şöyle bir dizine koysam başımı
bu akan gözyaşı silemezmisin
...................
yoğurt alıp gelen burda vallaha
üşütüp deliren gölden bellidir
ilerde çıkıcak belkide vaha
önünde beliren çölden bellidir

tembellik etmezsek seninle kanka
kurarız makara ile palanga
kasa kasa saçar hakiki langa
hıyarın verdiği dölden bellidir

her daim tefekkür fikrini savun
oturup haline şükredip avun
bana kalırsa zor yetişir kavun
toprağın tavından ölden bellidir

tokatla kendine vurma nafile
bağışla salıver onu af ile
sivrisinek göçer hali kafile
efil efil esen yelden bellidir

dona çekti hava ısınsın için
soğutmayıp çayı yudumlan için
mutlak tasarlandı bayanlar için
bardağın incecik belden bellidir

hücre tıklım tıklım hadepci depci
kimi cazcı imiş kimisi repci
içlerinden biri kesinkes cepci
başparmağı kesik elden bellidir

almaya korkuyor eline ver kek
güya görünüşte bu parti ürkek
lakabı olmalı pek haşin erkek
başında geniş yer kelden bellidir

irkilir bütçede açığı bulan
yapmalı beş yıllık kalkınma pilan
bizim bu memleket ne tuhaf ulan
yabancı sermaye şelden bellidir

sık sık değiştirir acilen uyruk
bir milim çıkmıyor sahibin buyruk
ne kadar gönülden sallıyor kuyruk
köpeğin yediği yaldan bellidir

halini görmeyim içerim sızlar
köprü geçem deyü kesilmez hızlar
göbeği açmadan utanır kızlar
yüzlerini basan aldan bellidir

yine bilir kişi yitti keşifte
dayanmaz keşişi ile kaşifte
bu bende gönlün var zaar aşifte
uzaktan yaptığın gelden bellidir

felek ardım sıra gezen tazımdı
sanmaki bekarlık alın yazımdı
yar beni bezdiren bitmez nazındı
sazımda kırılı telden bellidir..

Hüseyin Demircan
Kayıt Tarihi : 22.7.2009 22:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hüseyin Demircan