Bir pirinç karyola camın önünde
Duvara dayalı, duvarsa yıkık
bedenim gibi
Soğuyorum, o karyolanın
İçinde yorgan küf kokuyor,
Ben küf…
Soğuyorum, gözlerinin içinde
Ve uzaklaşıyorum senden.
Düşüncelerinin ötesinde
Düşüncelerinin,
tuzlu damlaları,
ya Cuma,
ya da Cumartesi
Bilmem hengi dün, hangi
günün ertesi
Bunları bir birine bağlayan gecede
En keş, sere serpe…
Ben soğuyorum,bulutlar çökmüş, üstüme.
Oda, puslu
Anılar, puslu
Sen, puslu…
Elimi attım yanlarıma,
Ağrıyor yanlarım,
Kimse gelmez imdadıma,
Sancıdan, çarşafımı kavrıyor,
Dişlerimi sıkıyor
Yasin-i Şerif okuyor Latife hanım, dinliyorum.
Biliyorum…
Bu çarşafa saracaklar beni,
Sonra, geçen kıştan soğumuş bir
musalla taşına koyacaklar.
Kaçıncı ölü olacağım,misafir ettiği
Bilemem…
Beni gömecekler,
Yılana, çiyana yem edecekler
Anamın, sakınarak büyüttüğü bedenim
Nereden bilirdi, erken toprak olacağını
garibim…
Soğuyorum,
Soğuruyorum seni, tenime
Sende,ölümle aynı tattasın
Ben ölüyorum ama sen.
Yirmi üçüncü yaşın sonu,
Yirmi dördün başındasın.
Soğuyorum, sevgilim, sende.
Ama sen sakın ölme.
Sen ölürsen, dayanamam
ağlarım…
Kayıt Tarihi : 23.2.2011 10:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)