http://dusunceuretelim.blogspot.com
Hani anamız,
İnce ince doğrar,
Üstüne iki sarılı Yumurta kırar,
Soğan mıhlaması yapardı.
Soğanın kabuğu heder mi olsun,
Onunla da yumurtalar kaynatır,
Organik boyalı,
Kan kırmızı, yumurtamız olurdu.
Sevinç'ten,
Üç gün cebimizde taşır,
Bütün çocuklar görür,
Törenle kırıp yerdik.
Hele malak tüyünden topumuz;
Ne hoplar, ne kaçar, ne patlar,
Oynadıkça zıplardı.
Her şeyi ağaçtan,
Dört tekerlekli arabam,
Saltanat kayığı mübarek,
Yaylana, yaylana gider,
Havası kamyondan beterdi.
Çemberim;
Ham demir ama
Koşarım doya doya,
Bıkarım yorulunca,
Tıkırtısı bile değerdi Can’a.
Ooh... ne keyifti be.
Daha simsimle met’i saymıyorum,
Bilenin aklı kalır,
Bilmeyenin gözü olur,
Duymayanın hakkı vardır diye.
Birde kara somuna,
İnceden tereyağını sürdün mü,?
Bir baş'ta sarımsak,
Ne elem ne keder,
İşte bu çocukluk var ya,
Her şeye değer...
H.Arpacı,1977,Ortalıca, Tosya
Hasan ArpaciKayıt Tarihi : 2.4.2019 00:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!