gökyüzüm
papatya tarlası
bir büyü
çığlık
çırılçıplak
hoştuk çocuk
çoktuk
kırmızı yanıyordu ölümüne koştuk
‘Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası.’
alnından öptüm önce
sonra nasıl iki kelebek
iki kar tanesi
öyle
‘Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti.’
yıldızlar
benim üniversitem
sen
her şey şarap
sözler
sözcükler
boğuluyor bir ağızdan ötekine geçerken
ölmüş bir sözcüğü hiçbir kulak duymuyor
gerçekleri sus
zamana bırak varsın düşün
an şarap… zaman şarap
şarap sarhoş
bir sarhoşluk gezinip duruyor
el ele kalabalık kaldırımlar
nefes alan her şey
başkent
nereye gidiyoruz orası
ortalık; şarap, gül, hüzün
şiir, öykü
biz
çıkar gelir hüzün
bir cumartesi bağışlar başkent bize
Kızılay
ikinci şişenin mantarı
eski
kime konuk olsa
“… insan yaşadığı yere benzer…”
düşünce başkente
karıncalanır kanı
gözlerinden ne içsem
buğulanır
söz
kafayı bulur
akşam
ayrılmak istemez
kara pelerinli gece
hüznü alıp gider bizden
bütün şiirlere zengin uyak olur
dostlar
Edip Cansever Hasan Hüseyin Can Yücel
Nazım yanımız
şiire keser
şiirleşir Kızılay
cebimizde kim(liğimiz)
şiir dilinde bir düzyazı
alev misali
üç nokta
kim bilir hangi semt
ay ışığının altında
sevişmeye başlar
düşün bembeyaz
Ankara’nın ‘kara’sı
‘an’ kalır bize
dillerimiz dolaşıverir
mevsimler
yürek atışı
ilkbahar
bir ay sürer öpüşmemiz…
tenimizde şafak söker
ışıklar
tutuşur
sessiz sokaklar
bağlara çıkar
yüreklerimizde kazılı adlarımız
bir başkası okursa kanasın
künyelerimiz
her semtte
yoldan çıkar
salkım salkım düşler
çalardık
türküsünü yaprakların
görmezdi ceviz ağacı
kuşlar gelirdi böcekler börtüler
yel otururdu yanımıza
papatyalara
çıkardı
yollar
aşk
ağız ağza
akşam düşerdi pencerelere
tutuşurdu dudakları
gün boyu
düş odaları
incir yaprağı
sonrası mayın tarlası
sevişmemiz
kitap defter
yüzünde bir huzur
oradan kalkıp oraya konar
ben orayı öperim…
günlerimiz aşk gibi
kaldırımları yasak
çalınmış sarhoş ömrümüz
ara sokaklar akrabalar
bu kent
yasak
aşk
çıkmaz sokak
sürgün bir at
şafağın kokusuna kadar
soluğumun ardında
yoksa deli bir tay mı soluğum
dur durak bilmeyen
sere serpe uzanmış zamanı
koşmak
renkleri birbirine katıp belki
gizlemek istiyorum kuytuma
kendimden beni
“Ankara’da âşık olmak zor iki gözüm…”
koynumda
sabahın ilk ışıkları
kendimden bakıyor
nerelere
yıpranmış bir geçmiş
yaşlı bir gelenek
gün ışıyınca
kimden sonra
gözlerine
aşkım
nerelerde
gizle beni
Kayıt Tarihi : 8.6.2007 22:32:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Erhan Pınarbaşı](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/06/08/sizofren-bir-ask-icin-siir.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!