Siz hiç rüzgârı dinl
Siz hiç rüzgârı dinlediniz mi?
Her yağmur öncesi,
geçmişten haber getirir gibi uğuldayarak esen rüzgârı.
Hz. Âdem’in saçlarına dokunup gelen.
Düşen her hazan yaprağını taht-ı Süleyman eyleyen.
Uzak yollardan bir gömleğin kokusunu;
bir hurma ağacının altında,
sözlerden yüz çevirerek susmayı adayan
genç bir kızın mukaddes selamını getiren.
Kudüs’te bir gece,
bir zeytin ağacının altında, ihaneti,
sessizce kıpırdayan yapraklardan dinleyen.
Sonra kimsenin bilmediği, karanlığın örttüğü gecelerde,
Kâbe’nin dibinde yüzünü göğe çevirip
gözyaşı dökenin ıslanmış sakallarına
şefkatli bir el gibi dokunup gelen rüzgârı
hiç dinlediniz mi?
Anılardan, acılardan, savruluşlardan, umutlardan...
Her şeyden biraz,
herkesten biraz ,
ama zamandan çok şey yüklenip gelen rüzgârı.
Ben rüzgar deyince hep,
zamanı yüklenip gelen sabah yelinin
fısıldadıklarını duyarım.
Siz hiç rüzgârı dinlediniz mi?
Her yağmur öncesi,
Terk edenlerin, yitip gidenlerin
ve yok olmaya mahkûm olanların arasından,
geçip giden rüzgarı.
Eskir her yeni.
Her yaşlanan zeval bulur.
Ölür bir gün o rüzgarda
Bu yüzden ben rüzgar deyince hep,
yitip giden zamanın içinde
sığındığımız sakin ve huzurlu limanları hatırlarım.
Bazı insanları boşluğa düşürür rüzgar
Bazı insanlarsa rüzgarla yükselir Allah’a.
Ben öyle rüzgarlar bilirim,
mağaraların kapısında,
yıldızları ve gökyüzünü izleyen bir adama,
ben batanları sevmem dedirten
ve Rabbini bulduran o rüzgara
selam olsun.
Bazen bir kuyu
Bazen o kuyuya esen rüzgardır yalnızlık,
Yusuf eder içine düşeni.
Bazı rüzgarlar vardır,
balığın karnında vardırır secdeye.
Bazı rüzgarlar vardır sonra,
dünyanın karanlığından mağaralara sığınmış kuluna .
Allah o mağaranın karanlığını nur eyler.
Ben okuma bilmem!” diyen kuluna,
Mağaranın kuytusunda öğretir kâinatı okumayı.
Siz hiç rüzgârı dinlediniz mi?
Her yağmur öncesi,
İçinde çoğu zaman kaybolup gittiğimiz.
Bizi yavaş yavaş içinde eriten hengâmelerden,
bitmeyen hayat telaşından ,
bizi çekip alan ,
o mübarek bir rüzgarı.
Öyle rüzgarlar vardır.
Diğerlerinden farksız.
Bakıldığında sıradan.
Ama sıradanlığının içinde;
bir Hira
bir Ruh
ve yüce bir Elçi gizli.
Siz hiç rüzgârı dinlediniz mi?
Her yağmur öncesi,
uzun vakitlerden sonra ,
ilk ve son kez
Rabbimizin sözünün nuru düştüğünde ,
kâinatın üstüne.
O rüzgarlar sayesinde....
Uzun vakitlerden beridir ,
yüreklerin en derinine gizlenmiş umut,
ilk o gece başlamıştır bir tohum gibi ,
çatlayıp yeşermeye.
Gökyüzünden inenler,
yeryüzünde bekleyenlere ...
bir gece vermişti asırlardır beklenen müjdeyi
Oku!
Henüz Rabbinin söyleyecekleri bitmedi…
Ben rüzgar deyince,
arayanlar bulamamıştır
bulanlar mutlaka arayanlardır sözünü hatırlarım hep.
Efendimizin çağlar öncesinden “arayın” diye,
çınlayan sesini duyarım yeniden .
Arayarak geçirdiğimiz vakitlerin,
bize, kaybettiklerimizi bulduracağını düşünürüm hep.
Bir gecede,
bin aydan daha hayırlı bir gecede,
Allah’a el açabilmiş olmanın,
bütün ömrü temize çekebileceğine ,
bütün yüreğimle inanırım.
Bir rüzgar ki bitti dediğimiz anlarda,
yeniden diriltiyor umudumuzu.
biliyoruz ki ,
her gecenin bir sabahı ,
her sabahın Rabbi var.
Onu düşündüğümüzde
Susuyor her an kulaklarımızda çınlayan rüzgar .
Ölümsüzlüğü tadıyoruz.
İyileşiyor yüreğimiz.
Adaleti, iyiliği ve insan olmayı öğreniyoruz.
Kökü nur dağında,
dalları gökyüzünde rüzgarla salınan bir ağaç gibi
gölgesi düşüyor üzerine dünyanın.
Bir yolcu gibi gelip geçtiğimiz bu fâni dünyada,
sadece o rüzgarın gölgesi altında ,
soluklanabiliyoruz.
Ben rüzgar deyince işte
Hep o mukaddes esintiyi hatırlarım
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 27.8.2025 12:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!