İçimde ucu açık o kadar çok kelime var ki,
Ben diyorum: "Nerede hata yaptım?"
Geçmişim bir yanda bürünüyor yasa, geleceğim kaygılı, umutlarımın gözleri kanlı.
Çıkmak istiyor, çıkamıyorum; gitmek istiyor, gidemiyorum.
Bir uçurumun en havadar yerindeyim; tam atlayacakken ya ayağım kayarsa diye düşünecek kadar isteğim yok hayata.
Düşün ki, bir adımım uçurumun boşluğuna, diğeri yerin derinliklerine saplanmış;
Yürümek istiyorum ama adımlarım yorgun,
Nefesim tükenmekte, sesimse içimde yankılanmakta.
Her şey kendini tamir edip, her şey kendinden bağımsız ilerliyor.
Bir adım gerim esaret, bir adım ilerim ise varlıkla yokluk arasındaki o kıldan ince, kılıçtan keskin boşluk.
Nedenlerin ipini çekiyor neyseler.
Makas ağzı yokluk, umut çiçekleri kaygılı.
Az sonra güneş doğacak ve ben metaforlarımın içinde, aforizmalarımla boğuşuyorum.
Geceyle gündüz arasındaki o ince çizgide kaybolmuş gibiyim;
Sanki hayat, bana bir kelime oyunu oynuyor ve ben hep kaybediyorum.
Hataların hata,
Yanlışın ise kişiye bağlı olduğu bir hayatta doğruyu arayan avuç içlerime inat, kendi ütopyamın tuğlalarını diziyorum.
Biraz umut, biraz huzur, e biraz da mutluluk koymak isterken
Sırtımdaki heybeme, kamburlarla tanışıyorum.
İçimde topal bir çingene,
Dışımda berduş,
Gözlerim bir sokak çocuğunun bakışları kadar buğulu,
Gözlerimde gölgeler, sesimde yankılar var.
Perdeler inmiş yüreğimde, dona çekmiş kanım.
Üfleyince geçmeyen acılarıma bir yenisini ekliyor basiretsiz duruşum.
Oysa kılıcın kinini kesemediği zamanların insanıyım.
Yüreğime batan ayrık otlarını yolamıyorum;
Her şey öyle sıradan ki,
Sen, ben, ve bana beslediğin o egzantrik sevgi,
Megalomanlığın dibini bulduruyor bana.
Ölü bedenlerin diriliş serenatları,
Beynime yuva yapan kuşlar o kadar tanıdık ki,
Dilimin kayganlığında kelimelerin patinajı.
Ah, "sus" demek gelse de hayatın yüzüne yüzüne,
Yine diyemiyorum, sesim içime kaçıyor.
Duygularım geceye.
Şimdi bekle ki sabah olsun diyen bir teselli solumda,
Ama ben yine beynimi susturamıyorum;
Sahi, gözce bilmeyen ben sessiz çığlıklarımı nasıl susturacağım, nasıl?
"Öl" demeyle ölmeyen, "bit" demeyle bitmeyen, "git" demeyle gitmeyen acılarım var benim.
Selam sana ey siyahi acılar, ben geldim.
Kanatlarım kırık, rüyalarım yarım;
Göğsümde ağırlığını hissettiğim o geçmişin hayaletleriyle,
Bir kez daha yüzleşmeye hazırım.
06.09.2024 16:10
Kayıt Tarihi : 6.9.2024 16:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!