her tarafta birkaç sima
bir yığın resim
güneşin çığlık bastığı
karanlığın çıldırdığı
bir yerdeyim ...
dibinin görülemediği up uzun bir boşluk
eski bir mezar avlusu
öbek öbek toprak yığınları
yüzlerin sapsarı kesildiği
dudakların titrediği
bir yerdeyim
kan revan içinde karanlık
odaların taş duvarlarına dağılmış
siyah mavi ifritler
gece sonrası etrafta hicran uğultusu
kervanları dağılmış
kervansarayları yağmalanmış
bir yerdeyim
gölgeler dağa yürüyor
suya akıyor ,buluta yükseliyor
ağaçların üzerinden yeniden geçiyor hayat
sil baştan …
parmak uçlarımın ayrı ayrı dokunduğu
bir yerdeyim
tetikte uyuyor kara deniz
tam ortasında koca gemilerin sarsıntılı geçişleri
gidiyorlar saat beşe doğru
kuytu bir şehrin kenarından
çokça karanlık, çokça siyah, çokça sessiz
bir yerdeyim
adı hicret gece yolculuğunun
yıldızlar sönük,tüllenmiş ay
kırık yürek , tutsak duygular
ses seda yok
zaman parça parça
şafağa ait eflatun gök
erken fecrin doğduğu
bir yerdeyim
eski bir şarkının nakaratı biterken
ağır ağır esen rüzgarın peşine takılmış
yürüyorum kaybolmuşluğun izine
sirenler uğulduyor
orantısız sesler uçuruyor nefes
bozguna uğratmış en son darbenin
küf kokusu ıslaklığında
bir yerdeyim
dört nala koşan beyaz yeleli tayın üstünde
yıkıntıların sırrına toz toprak koşuyorum
aydınlatılmış güne, karartılmış geceye
yitik şehirlere doğru
derin bir uykuya
sahici bir rüyaya dalmış
bir yerdeyim
tutuyorum elini uzak mesafelerden
zeytin ağacının uzayan gölgelerini
boğuluyor koca çukurun bermudasında cisimler
çırpınıyor arşın karargahı sıyrılıp menzilinden
üşüyor içleri sebeplerin
donuyor çıkıntıları nedenlerin
yoktan var edilen
bir yerdeyim
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 8.7.2020 18:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!