Daha dokunmadan kurudu irem
çöllere bir türlü yağamıyorum
yeni bir koşunun başlangıcında
biraz deprem sonrası
biraz şehir hülyası
bir kalp yangınından geriye kalan
siyah gözlerine beni de götür
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Usul usul intizarı çürüten
Bu hercai diken, bu çılgın arzu
Sürüklüyor imkansız muştuların
Eşiğine gönül vadilerini
Bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
Düşüyorum tanyerine
Ya topla yaralı kırlangıçları
Ya da bu vefasız şarkıyı bitir
Özgürlüğe giden tutsaklar gibi
Siyah gözlerine beni de götür.
Nurullah Genç
Siirlerinizi anliyabiliyorum, siirleriniz ben kokuyor,yüregimi buluyorum siirlerinizde.Anlasilir duru bir güzellikte ,böyle siirleri seviyorum...Selam ve dua ile...
Avareyim, asudeyim, yorgunum
Bilmiyorum neden sana vurgunum
BAŞTAN SONA MÜTHİŞ DİZELER...........
BU GÜZEL YÜREĞİ VEREN RABBİME HAMDÜ SENALAR OLSUN.........
TEBRİKLER HOCAM................
sadece ağlattı... saygılar...
KESİNLİKLE .....
BEĞENEREK OKUDUĞUM BİR ŞAİR...
Bedirhan gökçe beyin okuduğu bu şiir sürükledi bu gün sayanıza....iki devin buluşmasında şiir konuşurken bize dinlemek düşüyor...ama ne dinlemek...çok çok güzel Üsdat saygılarımla
bu şiiri ibrahim sadri okur kasetinde...
sesini biraz açarsın... zaten müzik kalitelisinden seçilmiştir... dinlersin.. manaya iner dinlersin..
baharın koynundan güller koparılır
ipek bir mendille sunulur size...
bırakırsın hece aruz serbest tartışmasını
bırakırsın şairleri karşılaştırmayı
ki çünki
her şair ayrı bir yaratıktır
mukayese tutmaz...
şiir solursunuz...
sır olursunuz...
Birkaç aydır biliyorum bu şiiri.
Birkaç ayda yedi bitirdi göğsümü!
Olsun... Feda olsun...
Lâkin şiirdeki yazım hataları düzeltilmeli. Bu şiir bu hataları hak etmiyor. Görevli arakadaş kim ise, ilgileniversin bir zahmet...
Şairine, en Derûnî saygı ve sevgilerimi sunuyorum...
Abdulkadir Öğdüm
üstadım can üstadım her seferinde okunca tüylerim diken diken olur...M.E.B 'in 29 MAYIS PAZARTESİ'BİR BAHAR AKŞAMI' ADLI ŞİİR GEÇESİNDE ERZİNCAN 'DA KÜÇÜK BİR KARDEŞİMİZ OKYACAK PROVASINDA DİNLEDİM OKADR GÜZEL OKUYOR Kİ VE ŞİİRİN O EŞSİZ GÜZELLİĞİ İLE BİRLEŞİNCE İNANILMAZ BİR HOŞ SEDA BIRAKIYPR YÜREKTE...BU ARADA SON YORUM YAZAN GÖNÜLDOSTU BİRAZ YALNIŞ BİR KARŞILATIRMA YAPMIŞ...UNUTMASIN Kİ NURULLAH GENÇ BAŞLI BAŞINA BİR ÜSTAD NİTEKİM SEZAİ KARAKOÇ DA BÖYLE BİR ÜSTAD SA BÖYLE BİR KARŞILATIRMA GAFLETİNE DÜŞME GAFLETİNDE BULUNMAK YALNIŞTIR...SEVGİ VE SAYGILARIMLA HOCAM O YÜREĞİ TERTEMİZ İNSAN ELLERİNDEN ÖPÜYORUM...SAYGI VE SEVGİLERİMLE...
en güzel uzun aşk şiirlerinden birisi..sezai karakoç kadar güzel yazmış üstadımız
Usul Usul İntizarı Çürüten
Bu Hercai Diken, Bu Çılgın Arzu
Sürüklüyor İmkansız Muştuların
Eşiğine, Gönül Vadilerini
Bir Ağaçtan Düşen Yapraklar Gibi
Düşüyorum Tanyerine
Ya Topla Yaralı Kırlangıçları
Ya da Bu Vefasız Şarkıyı Bitir
Özgürlüğe Giden Tutsaklar Gibi
Siyah Gözlerine Beni de Götür...
Ben diyecek bir söz bulamadım şiirinizin güzelliğinde sustum bakakaldım
Tebrik ediyorum
Saygılarla Hülya Karaca
Bu şiir ile ilgili 98 tane yorum bulunmakta