Şehir çarşısının kameriyeler ve üstündeki asma yaprakları ile süslü iç avlusundaki vitrin turundan vazgeçip., caddenin karşı tarafındaki yeni yapılan büyük işhanının alt katındaki daha yeni ve gösterişli mağazalara geçtik...
Önümüz bayramdı... Sağımızda- solumuzda zamanla yarış eder gibi koşuşturan kalabalığın da önlerinde bayram vardı....Ama biz nedense inadına yavaştık... Bir yanda yaşlı ve yorgun., .öte yanda uslu durup onu da isterim-bunu da isterim diye tutturmamaya söz vermiş çocuk adımlar...
Sonunda, kapısının üstünde o zamana kadar pek alışık olmadığımız yabancı dilde yazılar olan bir mağazadan içeri girdik... Yüksek ve duvar boyu rafları dolduran bir kutu kalabalığının orta yerindeki yumuşak koltuklara oturduk...
Belli etmemeye çalıştığımız yorgunluğun., raflardaki içini göremediğimiz kutulara biraz da boş bakışlar atarak giderilmeye çalışılmasının ardından…,
.,
---Hanımefendi hoş geldiniz... Size mi yoksa küçük bey için mi düşünüyorsunuz...?
---Küçük bey için...
---Nasıl bir şey emreder küçük bey..?
.,
Hem hanımefendinin ve hem de tezgahtarın gözleri küçükbey’e dönmüştür şimdi... Renk tamam ama ayakkabı numarasını bir türlü aklımda tutamadığım için en küçükbey olmayan sesimle...,
---Siyah olsun dedim, parlak siyah...,benim ayağıma göre...
---Rugan mı yani..?
Ben, ruganın neye benzediğini düşünürken hanımefendi tarafından müdahale gecikmedi..
---Hayır evladım rugan değil., bağcıklı da olmasın... Mokasen istiyoruz... Kolay giyip çıkarırsın...
Tezgahtar, yerden bitme, oynar bir ayna bıraktı ayaklarımın ucuna.
Oysa ben ayakkabımı kolay giyip çıkarmak istemiyordum ki... Giyip çıkarmanın tadına varmak., bağcıklarını önce bağlayamamak sonra düğümlemek istiyordum... Ve hatta önce ayaklarımı sıkmasını., gece içine ıslak bez koyup sıkıştırmayı., sabah olunca da bezi çıkarıp ayakkabılarımı giymek., sokağa çıkmak ve önce sanki benim olmayan ayaklarımla boydan boya yürümek istiyordum...
Sonra mahalle arkadaşlarımın yanıma gelmesini., önce ayakkabılarıma bakmalarını., 'yeni mi lan bunlar, bayramlık mı' diye sormalarını istiyordum...
Eve girince de bağcıkları düğümlü ayakkabılarımı diğer ayağımın da yardımı ile çıkarmak., tozunu bir kuru bezle silmek ve kapının yanındaki ayakkabı dolabında devamlı duran, garip mandallı yuvarlak sarı küçük kutudaki cila ile cilalamak istiyordum... Sağ elimin işaret ve orta parmağına doladığım bir beze kutunun içinden bulaştırdığım cila ile....
Ayakkabımı bir kutunun içine., kutuyu da süslü bir naylon torbaya koyup elime tutuşturdular...
.Ayakkabı mağazasından çıkıp ., bir elimde torba., diğer elim hanımefendinin elinde ., yan yana sıralanmış giyim mağazalarının önünden yürürken gözüm bir vitrinde içinde beyaz gömleği ve papyon kravatı da olan siyah takım elbiseye ilişti... belki bedeni benden daha büyüktü ama olsun., büyüdüğüm zaman da giyerdim...
El frenini çeker gibi Hanımefendinin elini çektim., vitrinin önünde durduk...
. . . ,
Birden omuzlarımda bir sarsıntı...
--- Hişşttt..., uyansana be... Önünden boya sandığını alıp götürseler haberin olmayacak...
.
.
Kayıt Tarihi : 4.7.2020 17:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)