sigarayı ağzımda ısırdım son gün, bir daha
dünya dönmeye devam ederken dişlenmiş kabuğuyla
biram yanımda en azından kimse dışarı kaçamaz bu gece habersiz
yalnız katilim zamanı öldüren, suç ortağımda yanımda
son nefes kaldı mı dumanlar arasında, tek amacımız bizim gibi soysuzlara
Güzel bir hayat bulmaya çalışıyorsun neyin uğruna, sevgisiz mi kaldın yoksa?
Nerdeydin dün hayatta, çalma boşuna ruhundan kaybetmek uğruna
Kaleler kumdan yapılmış hayal kentinde, körleşme safça
Emir vaki konuşmalar sadece üçüncü tekil şahıstan gelir sana dostça
Merak etme arkanda duranlar niye orda, ikinci çoğul şahıs tadında seslenirken sana kurtça
Tecavüzün çok yakında, bilinmeyen kaçıncı şahısı ararken ekşimiş hayatında.
Korkuyorum, sesimden çok korkuyorum, kulağıma tuhaf geliyor.
Korkuyorum, gözümden çok korkuyorum, göremiyorum, gözüm iyi belki
Korktum, kokular duman gibi kokmadı, kendimden korktum
Korkabilirim, ölemezsem bir gün, demir bir kafes cennet gibi gelecek bana
Korkacağım, bir şişeden dünyaya bakmaya, korkutulacağım
Korkmuyorum, sesimi duyduğum zaman, duyabildiğim zaman
Plastik bebekler ve kablodan damarların içinde,
Sevmenin bedeli barkodlarla çizilmiş kalplerde,
Aşklar taksitle, iki kişiyi sevene biri bonus yalnız gecelerde,
Kokular cennetinde, salaş ve güzel, hijyen kokan sevgilerinle
Ruhun tükendiğinde nakit avansın içinde, gücün bitmez şarjlı ümitlerle
Geri dönüşler, geriye düşüşler ve ayağın frende ve hep güvende
Kadınlar, son nokta gibiler hayatta, küçük ama her şeyi bitiren.
Kelimeleri hep hecelere ayırmayı seven, ama hep tek heceli olan
Kırıldığında yapıştırılması doğum sancısı olan, yapışınca seni kucağında sıkıca tutan
Hiç sonu olmayan yollara sokan, ama yolların sonuncusu hep o olan
Varlığını tamamlayan ve hep yokluğuna zemin olan
Şişeler boyut değiştirdi sadece, kokusu içinde saklı kalırken sıradakine
Hayal etmek esans gibi parfüm şişelerinde, tek denemelik sevdalarda
Acıyı kim tadar ki yalnız, geçmişten herhangi bir şişe yanında
Hayatlar ten kokularına uyumlu, aşkları test ederken arsızca
Tek kalmak alkol gibi shot bardaklarda, çilingir sofrası kuranların karşısında
Ben bir isyankarım votka ismi gibi yeni yetmelerin boğazında
Meterolojim bozuldu son mevsimlerde hep soğuk rüzgarlar arkamda
Küresel ısındım, ruhum buharlaştı beyin kutuplarımda,
Hep kuru, sonsuz yağmurlar asit tadında
Kumsalımda kıyıya vuran toksiklenmiş aşk tanecikleri.
Ormanlar kırmızı artık, şarabımın son yudumu dökülmüş üstüne.
Tepelerin arkasında yaşamaya çalışanların ulaşamadığı, tarçın kokulu kimsesizler vadisinde,
Uzun ve yorucu seyahatlerle ruhunun boş galaksilerinde gezindim
Nesli tükenmiş güzellikler ve mutasyonda sevgiler boşluğunda
Radyoaktif sevgin serpildi üstüme, korumasız aşk denizime sessizce
Usulca bekledim ve içime çektim, beynim korumalı kalbim denizin içinde.
Boşluğa doğru yüzdüm, ruhunun tsunamilerinde kalp simidimle.
Kıyı gözüktü dedi beynim kalbim tam yol ileri ters yönde.
Metalik renklerde yansıyan acılar milenyumlu gecelerde, parlak zevkler içinde
Yalnız, sade, gösterişsiz ölümler di mi?
Ruhunu ölümsüzlük limanına bağlayan, kayıkçı ile kaynaşan
Gri nehirler önünde, altında sürünen sevgilerin
Kimse yok burada tek’sin sonunda
Uzaktan izle beni soluma dokunmadan
Camekanlı mağazalarda indirime girmiş ruhlar peşin fiyatına taksitle,
Satışa çıktığında beri ilk defa bu kadar ucuz fiyata.
Hiç kimse kuyrukta değil, kuyruklu yalanlar varken arkada.
Emekleyerek kurtarmaya bile gelmez ki oyun kurucular,
Üretmeden tüketiciye giden bu kelepir hayatları.
Üreticiden bile geliyor artık defolu ruhlar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!