Dile gelen adını bilmediğim yerlere gönderiyorum..
Peşinden geliyorum sonra utanmadan.
İlk göz yaşımı, bir meczup gibi aranan ellerimi, beraberinde getirmişsin.
İçin sızlamamış, kanayan dizine aldırış etmeden peşinden sürüklemişsin çocukluğumu.
Küstürmüşsün, şakaklarına kirpiklerini acımasızca saplayıp öylece bırakmışsın.
El uzattığım çocukluğumu bana bile küstürmüşsün.
Oturup beraber yasımı tutuyoruz.
Acıları, hüzünleri, kederleri, yere serip bunlar senin acıların, bunlar senin hüznün, bunlar da, bunlar da hepsi senin diyip senin önüne koyuyoruz.
Ben korkakça kalkıp kaçmaya çalışıyorum. Ayağım takılıyor, yere seriliyorum yüzüm gözüm hüzün içinde kalıyor.
Ayağa kalkıp üstüme bulaşan acıları, kederleri silkeleyip yine çaresizce diz çöküp her şeye razı oluyorum.
Bir kaburgamı kırıp eline veriyorum. Küçücük bir çukur kazıyorsun.
Bütün sevinçlerimi, mutluluklarımı oraya gömüyorsun.
Ben tutup başucuna incir ağacının fidanını dikiyorum.
Çabucak büyüsün diye gözyaşlarımla suluyorum.
Sen çocukluğumu alıp gidiyorsun, incir ağacı büyüyüp yıkıyor bütün güzelliklerimi..
Kayıt Tarihi : 22.9.2019 01:33:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Olgun](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/09/22/sitem-1112.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!