bu şiirde bir şehir ol bana.
tramvayı, vapurları istemem, köprü ve kuleleri de, sadece sen ol içinde
sen bu şiirde, bir şehir ol bana
ister dağların doruğu düzlerin ortasında, istersen denizlerin kıyısında
mitolojinin haritasız çağlarında da olabilir, geleceğin yüzyıllarında da
karanlık gecelerin yarısında, yeni doğmuş ay misali dolunaya yürüsün
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
'' bak gökkuşağını aldı saçının rengi, buna şiir yazılmaz mı, ver kağıdı- kalemi.'' .....
Mükemmel şiir ,emeğine yüreğine sağlık,saygılarımla
Siz hep yazın,çok güzeldi...
Selamlar...
bu şiirde bir şehir ol bana.
tramvayı, vapurları istemem, köprü ve kuleleri de, sadece sen ol içinde
sen bu şiirde, bir şehir ol bana...tşk.şairim güzeldi...
ufuklara ötelere bir sesleniş gibi harika dizeler tebrik ve saygıyla:))
tutkunun duygu dergâhından kopup dizelere bürünmüş uyumlu hâliydi şiiriniz.
yine her zamanki gibi özgün ve yetkin.
kutluyorum.
Bu şehirde şiir ol bana diyen kaleminizi canı gonülden kutlarım sevgili dostum cevat bey. selamlar
Öyle bir şiirdi ki şair yorumda eksik kalacağım..
Öyle bir akıtmış ki yürek dilini kalemine suskun kalacağım..
Çok ama çok beğendim..
Şair kaleminiz susmasın..
Kaptanın seyir defterine düşen limanın en güzel hali..
Saygı ile..tm.puan+ant..
Özlem, duygu ve düşüncelerin sunumundaki ışıltı ve estetik Holografik bir resim sanki diye düşünerek geldiğim şiirin finalinde yazılanları adeta sıradanmış gibi iterek bir kenara, yeniden başlamak istemesi şairin, nasıl güzel ve sıradışı bir anlatımdı Sayın Cevat Çeştepe, kutluyorum sizi tüm içtenliğimle, yüreğinize sağlık..
Şu insan oğlu ne kadar güçlü,
Bu duyguları kim taşıyabilir çıldırmadan, çökmeden,
Kim çıkarabilr ki şişeden şiiri , şirden sevgiyi insandan gayrı.
Sahi, Tanrı kendi ruhundan üflemişti değil mi?.
Bir sevda romanının altı çizilesi sözlerinizi alkışlıyorum sayın Caştepe
Sevgi, sağlık selametle kalınız güzel dost..
haydi sar beni şimdi, öp beni.
bak gökkuşağını aldı saçının rengi, buna şiir yazılmaz mı, ver kağıdı- kalemi.
Vallahide yazılır billahide bende yazarım buna şiir.Sevgili üstadım çok güzel şiirler okutuyorsunuz bize iyiki varsınız.
kaleminiz daim olsun bu aslında profosyonel ama yürkleri amatör olan değerli şairlerimizin bizim aramızda olmaları büyük bir şansdiye düşünüyorum.
Selam ve saygılarımla
Memet Zeki Ateş
Bu şiir ile ilgili 102 tane yorum bulunmakta