rüzgar iç çekiyor sokak aralarında.
kararmış pamuksu bulutlar.
göğümde,
fırtınaya gebeymiş gibi duruyorlar.
bana bir güneş getirmek için,
semâya yelken açmış kavaklar.
uzadıkça uzuyorlar.
kuşlar...
kuşlar acılı, elemli gözlerle bana bakıyorlar.
kuşlar son senfoniyi bekliyorlar.
serçede mızıka,
güvercinde gitar,
leylekte bağlama,
kumruda flüt,
kargada keman,
martıda ney,
pelikanda piyano,
baykuşta davul var.
kartal şef olmuş.
birazdan; aşka, cesarete dair
son melodiyi çalacaklar.
adını adım gibi,
yalnızlık senfonisi koyacaklar.
kediler...
kediler kan kırmızısı hüzünlerle, yüzlerini yıkıyorlar.
ağlıyorlar ikimize,
sızılı sızılı hıçkırıyorlar.
omuzladığım büyük yangınınla alev almış,
ağustosta yaz aşkları.
yaz yağmurları gibi geçici sanılan aşklar;
benim dünyamda,
'ölüm bizi ayırıncaya dek! ' diye başlar.
hüzün sarısı yapraklarımı savururken rüzgâr,
genç bedenimdeki yaşlı kalbe,
esmer günlerin sonunda
seninle bir vuslatı fısıldar.
'yaz yağmurları gibi geçici sanılan aşklar;
benim dünyamda,
'ölüm bizi ayırıncaya dek! ' diye başlar.'
aşkın alevden nehirlerinde yıkanınca aşıklar
ve mavi siyaha yenik düşünce,
yalnızlık senfonisi başlar.
âşıklar 'unuttum' dedikleri kadar,
yüreklerinde ilk hazzın izlerini saklarlar.
***************************************
tekil dünyalı / Yusuf Bozan
Kayıt Tarihi : 5.1.2015 22:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
