Anadolu’nun bu kuzey ucuna senin için geldim Sinope,
İki çift sözüm var, dinle, iyi anla, kulağına olsun küpe…
Tanrıların ulaşamadığı sen, Lâle Devri’nden önce yaşadın,
Mitolojiye girdin, Zeus’e rağmen iffetli kalmayı başardın.
Bak, hemcinslerin Lâle Devri aşklarını bile aratır oldu,
Sevgiler yalan taçla, buruşmuş çarşaflar utançla doldu.
Napolyon’u anımsatıyorlar, “para, para, para! ” diyorlar,
Waterlo’dalar sanki, etleri rekabette, sümüksüyü yiyorlar.
Dön dipsiz anaforlarla Karadeniz’e saklanmış iffetli Sinope,
Asırların acısını çıkar, seni bekler Sinop’ta ayrıldığın o tepe.
Ay, yakamozları serper gece yollarına, gelesin diye gözlemekte,
“Seni seviyorum,” kalıbını sana saklayan, tek seni özlemekte.
Yaşının önemi yok, sevgi bahçen susuzsa aç bana yüreğini,
Seni ararken fırtınaların yorduğu gezgin, yapacak gereğini.
Çöpçatan Eros’tan da hayır kalmadı, ömür geçip gitmekte,
Balıkçı ağlarındasın diye Sinop’ta, tüm martılar ötmekte.
Sinope, gönlümün çimsemedik tohumu, bir şekilde gel gayrı,
Islak kirpiklerin kuruyacaktır inan, yeteri kadar kaldık ayrı…
Sinop, 16.08.08
Yüksel ÖnaçanKayıt Tarihi : 19.8.2008 20:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)