İlmek ilmek, nakış nakış kilimler,
Buğday başakları toplayan eller,
Düğünlerde ata binen gelinler,
Sindel Yaylasında kaldı sevdamız.
Vadilerde su içerken bulaktan,
Kaval sesi geliyordu uzaktan,
Mıncıraklar yaptık çam ağacından,
Sindel yaylasında kaldı sevdamız.
Sen yanık türküler çalar söylerdin,
Çadırın önünden bakar beklerdin,
Beyşehir Gölü’nden güzel gözlerin,
Akbel Yaylasında kaldı sevdamız.
Artık bardak oldu o eski çamlar,
Nerede o deve, nerede o kuşlar,
Uçurtma yapmıyor şimdi çocuklar,
Sindel yaylasında kaldı sevdamız.
Emeller arzular hep derinlerde,
Kınalı keklikler, turnalar nerde,
Bir pınar olaydım Kızıltepe’de
Sindel yaylasında kaldı sevdamız.
Her sabah her sabah kalkardı erken,
Kaval çalınırdı güneş inerken,
Sunam at üstünde gelin giderken,
Sindel Yaylasında kaldı sevdamız.
Aşıklara sazı olur mu hiç yük,
Sanki yüreğimiz dağlardan büyük,
Vatandır, bayraktır, yayladır yörük,
Sindel yaylasında kaldı sevdamız.
Zeki der eğilmez başımız bizim,
On köye yeterdi aşımız bizim,
Ferman padişahın Toroslar bizim,
Sindel Yaylasında kaldı sevdamız.
Kayıt Tarihi : 26.8.2018 06:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!