Şimdi Burda; Ve.. Bunu Yazmalıyım

Habibe Merih Atalay
496

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Şimdi Burda; Ve.. Bunu Yazmalıyım

İki gerçek kitap yeter: Ölüm ve Yaşam
Yaşadım ve öldüm.

Arasına eros şiirlerinden ekose yollar döşememiz bu yüzden, hiç bir kuzucuğun saçlarını taramıyor -toz yiyip- toz içiyoruz. Aynamız kirlenip paslanıyor.. büyüklük senfonilerinin pasif direnişinden.

Asla! Sadece sohbetti! değil dersim.. Kırık kalplerle.. Küskün ve yıpranmış..
Yaralanmış ve yaşlı ve de yalnız.

Yaralanmış kırık küskün yıpranmış yaslı yaşlı yüreğimle -yüreğimde- yüreğimden yürüyenim kendi yaşamımdan çıkıp başka yaşamlara ulanmaktı.. değildi asla derdim.. eskiden olsa.. ama şunu isteriz ki hep: yalnızlığımızın çaresizliğimizin izini unutturmak.. isteriz.. isteriz ki kendimize böyle böyle yol verelim. El verelim kol verelim.

Çünkü zaman verilmiştir bize; bu zaman diliminden başka zaman dilimlerine geçiş anahtarları bir deste halinde elimizde; kendi kendimizin gardiyanları, kendi kendimizin koordinatları oranınca ışıksız; açarız kendi kendimizi tek tek - teke tek - hücrelerimizden; bırakırız hürriyetlerimize kendimizi, kendi ellerimizle kapattığımız eciş bücüş kendiliklerimizi... Bir umut için ne çok divaneliklerimizi..

İki kitabı: ölüm ve yaşam olan hayatımızın, tartışacak halde değilim şimdi burda ve.. savaşmayacağım.

Kendine acıyorsun.
Çıkışsızsın.
Çaresizsin.
Umutsuzsun.
Ne oldu?

Birden bire neden bu duygular canlandılar mezarlarından?

Bu topraklarda bir yabancı olduğunu mu düşünüyorsun?
Bu toprak mı sana yabancı sen mi bu toprağa?

Bu kültüre ait olmadığını mı düşünüyorsun?
Sen mi ait değilsin bu kültüre bu kültür mü sana ait değil?

Kusursuz olmak istiyorsun ama olmuyor mu?
Kusur sen de mi sen mi kusurludasın?

Neden bu noktaya geldiğini bilmek istiyorsun?

Bu noktaya seni kendin mi getirdin yoksa bir getiren mi oldu seni bu noktaya?

Bu tren, bu infilak noktasında -raydan çıkarsan- çıksan - bir türlü - çıkarmasan - çıkmasan - başka bir türlü - Patlatacak kazanını pattadanak!

Yazar olmadığın belli öyle değil mi? - ne de kendi yazarın -
Ne de kendini yazan - olamadığın - açık - öyle değil mi -
Bu apaçık kitapların hiç birinde - aslında senin sen olmadığını -
Aslen seni var edenin aslen yok eden - yok edenin de aslen var eden olduğunu.. Peki niye hâlâ yazıyorsun bu yaşam ve ölüm defterine?

Yaşadığını ve yazdığını sanıyorsan ki -sanmıyorsun- peki niye hâlâ?

Bırakırsan olmaz mı? Ne olur bıraksan?
Niye bırakasın?

Kime ne zararım var? Mı diyorsun?

Tamam olmuyorsa olmasın. Demek ki bu öyküde herkesin her zaman her istediği olmuyor. Öyleyse rahatlayalım. Durup dururken gereksiz bir stres hücresine daha tıkmayalım kendimizi.

İnsanlara ihtiyaç duymak berbat bir duygudur evet. Katlanmaya zorunlu olduğum bir yalnızlığım var çünkü ben de ne yazık ki berbat bir insanım.
Kendime katlanmak zorundayım yine de. Unutuyorum bazan bunu.

Evet. Bugün de eğlencemin bu noktasında düşüncelerimi kayda geçirmiş olmak rahatlatıyor. Bu rahatlık kesinlikle rahatlatıyor. Yazar falan değilim. Yaptığım yazarlık filan değil. Ben sadece kendimi kendime iyi hissettirmek için, yazıyı meydana getiren bu enstürmanı çalmaya çalışan sıradan bir vatandaşım.

Bana ve bunlara ve de hiçbir şeye inanmanızı beklemiyorum şimdilik. Çevreye verdiğim bu rahatsızlıktan ötürü de hiç rahatsız değilim. Çünkü kirlenmek güzeldir eğer omo kullanıyorsan felsefesini severim. Reklam almadım ama yine de severim reklamları.

Habibe Merih Atalay
Kayıt Tarihi : 2.9.2013 13:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


02 ‎ Eylül ‎ 2013 ‎ Pazartesi 12:57:38

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Habibe Merih Atalay