(Çer Hikayesi 2)
Çer Emmi’yle komşuyduk, ta doksanlı seneler,
Hakkında anlatacak neler bilirim neler…
Çok neşeli adamdı,dinlenirdi sohbeti,
Nüktedan, hazırcevap; güçlüydü hitabeti.
Tarihi olaylara yapardı farklı yorum;
İşte onlardan biri, aynen aktarıyorum:
Sekizinci yüzyılda, Abbasiler zamanı;
Halife Harun Reşit; yayınlamış fermanı;
“ Bundan gayrı, ihtiyar erkeklerle genç kızlar,
Delikanlılarla da, kocamış kocasızlar;
Çok zaman kaybetmeden izdivaç yapacaklar,
Bu fermana uyanlar, ödülü kapacaklar! ”
Tarihin bu en tuhaf, fermanını buyurmuş;
Tellalları dağıtıp, tüm Bağdat’a duyurmuş!
Tellallar bağırırken, davullar eşliğinde;
Bir nine geziyormuş sabahın kuşluğunda;
Beli bükülmüş nine, ecelinin peşinde;
Kulağı ağır duyar, hayatın yetmişinde;
Tellalların sözüne kulak kesilmiş önce;
Yine de duyamamış, sormuş yolda bir gence;
Genç demiş: “Nineciğim, halifeden ferman var.
İctimai yaraya, emsalsiz bir derman var!
Sultan, siz gibileri gençlerle everecek; ,
Üstelik hazineden nafaka da verecek! ”
Bizim ihtiyar nine, doğrultarak belini;
Kaldırmış göğe doğru, nasırlaşan elini;
Fırlatmış bastonunu, yükselterek sesini,
Demiş ki; “Şimdi buldu Bağdat halifesini! ”
Halil GÜLŞEN
Halil GülşenKayıt Tarihi : 21.6.2010 01:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Olayı, Mersin'in Erdemli ilçesine bağlı Yeniyurt köyünden Çer lakaplı Mustafa Sarı anlatmıştı.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!