I.
Önce ılık ve hafif bir esinti dolaşır
yoksulların kırsal topraklarında
Rüzğar kırık camlara vurdukça çocuklar titremeye başlar
Kadınlar telaşlanır, erkekler küfüreder
Ölü bir dünyaya kolaçan ölü bir rüzğar esintisi
Zamanı durmuş, hayatı silkeleyerek
aniden toz-bulutlarıyla halaya tutşur
Artık hayat coşkuludur ışkın topraklarda
Coşkulu konuşmalar, esrik kahkalar
Yüreklerin sesinde ey hayat burdayız dercesine
Halaya tutuşan gençler,klamlı geceler, şiirli konuşmalar...
Yağmaya başlayan yağmurun sesine ilişerek
Yoksul ve kıraç topraklarla sevişmeye başlarlar...
Sonrası bir meydan okuyuştur
ve sarhoş namlulardan boşalır müziğin sesi
Ve aniden müziğün sesine gelen şaşkın bakışlı serçe kuşları ve kuzular
Kafesin içine mahküm edilmiş
kekliklerde görülürdü zaman zaman...
Hayatı kucaklayan rüzğarın sesi
Seste ürperen yaşlı kadınlar, küfürünü gizlemeyen erkekler
Ve ömür boyu nadasal bırakılan kıraç topraklar
Yani burası şilan çocuklarının dünyası
Yani burası toprak kokulu mantarların
Ot kokulu ışkınların, şilan tatlısı çocukların rüyası...
II.
Karların eridiği
Kar suyun şarıl şarıl akdığı
İklimde açar şilan çiçeği
III.
Fevzi
Fevzi ile başladı serüvenimiz
Yirmisinde Tekin oldu
Doğanın beyaza büründğü mevsimiydi
Şilan en cansız iklimini yaşıyordu
Ki Pozvenkte yankılandı dağların derin vadileri
Nihat
Nihat Haydar’a evrilmişti
Diyar diyar zirvelerden gözetliyordu
Şilan çocuklarını.
Sonra Haydarla yankılandı
Kızıl mezrada tüm dağlar
Birkez daha kızıllaştı kar
Haydar da Tekinin yanına koştu
Yüreğindeki güzelliklerle tutuştular el ele
Ve şilana kan verdiler
Ondan kırmızıdır şilanın meyvası.
Mürvet
Gamze gülüşleriyle
Mürvetlendiriyordu mürvetsiz kalanları
Yeri genç kızlarımızın tek uğrak mekanıydı
Mürvet şimdi şilanda çiçek olup açıyor
Genç kızlarımıza gamze gülüşlü çiçeklerle hayat veriyor...
Murat
Muratsız kalanlara Murat olurdu
Yaşama mutluluk saçardı o tebesüm yüzüyle
Murat şilan çocukların en büyügüdür
Ve en ağır yüküde Murat omuzladı
Babalık yaparak büyütüyor şilan çocuklarını...
Niyazi
Niyazi elma bahçesini çeperliyerek büyüdü
Al yanaklarıyla gülümsedi hayata
Yaban ellere hiç alışamadı
Ansızın bir çığlıktı sadece yüreğinde kopan.
Niyazi şimdiki mekanında kol-kanat çeper olmuş şilana
Ki şilan yarının çocuklarına daha bol meyva versin...
Çetin
zor yamaçlarda ve dağların ıssız tepesinde
yanlız olan bir evde doğdu
zor zirvelerin eteklerine tırmanarak büyüdü
budandır ismi Çetin konuldu
ama o bizim yüregimizde
sevimli yabani Çetosu olarak kaldı
Çetin şimdi şilana su taşıyarak hayatı yeşeriyor...
IV.
Böylece akıp gitti... gidiyor hayat
Ama yok olup gitti şen şakrak yıllar
Sonramı;
Sonrası bir çığlık
...sağır sesizlik
...tırajik
ve uzun bir öyküdür biz şilan çocukların hikayesi...
(Şair Fetih Koç'un 'Şilan Çocukları' adlı şiir kitabından)
Fetih KoçKayıt Tarihi : 26.1.2007 12:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (4)