Şiirsel Hikâyeler Meyhane

Yusuf Kenan Atıcı
61

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Şiirsel Hikâyeler Meyhane

Yıkık, dökük sıvası; Eskimiş boyasıyla;
Kırık, çatlak masalar… Bir yarım aynasıyla…

Nefesten ter tutmuştu, pencerenin canları;
Dışarda yağan yağmur ürpertiyor canları…

İçerde birçok insan… İyce dolup taşmıştı;
Çokları; Bu yağmurdan ve soğuktan kaçmıştı…

Kimisi: Akşamcıydı… Ayakta içiyordu,
Kimi: Masalarında kafayı çekiyordu…

Kimisi: Çok şen idi. Kahkahayla, neşeyle;
Kimisiyse sırdaştı önündeki şişeyle…

Lambanın loş ışığı kararmıştı dumanla;
Kimisi: Sigarasın dudaklıyor zamanla…

Karanlık bir köşede masaya yaslanmıştı;
Oturduğu kürsüde havasına dalmıştı…

Maşada iki rakı.. Biri yarı, biri boş;
Önünde biraz meze… Kafasıysa çakır hoş…

Her kafadan çıkan ses uğultuya dönmüştü;
O; Bunları duymuyor… Hayaline dalmıştı…

Kadehini usulca dudağına götürdü;
Hafiften dudağını iç kısmına batırdı…

“O”: Kadehi aslında yarin eli sanmıştı;
Bu düşünce içinde çok nazikçe almıştı…

Yumuşacık elini avucuna almıştı;
Başı hafifçe dönmüş… Bir de ateş sarmıştı…

İnce bir yağmur ile, tatlı bir bahar günü;
Yürüyordu kırlarda… Aşk ile dolu gönlü…

Çiçeklerde: İnciler dizilmişti! Peş peşe;
Tenlerindeki yağmur benzemiyordu yaşa…

Okşadı sevdiğinin saçını… Hafif nemli;
Terlemişti coşkuyla… İçi biraz ürperdi…

Eliyle çevirmişti. Pembe yüzü yüzüne,
Dayadı gözlerini onun ela gözüne…

Büyük sevgi, aşk ile derin, derin baktılar;
Kalpten gelen seslerle, bir birine aktılar…

Tozpembeydi bu dünya.. O geçen dakikalar;
Büyük hırsla birleşti! Ateş kaplı dudaklar…

Kenetlenmiş kollarla yere yuvarlandılar;
Tabiatla baş başa mutluluğa vardılar…

Yağmur iyce artırdı… Sel gibi kuvvetlendi;
İki mutlu aşığın nefesi şiddetlendi! ..

Kalkmışlardı ayağa; Sadetle yürüyorlar;
Bir birinin haline bakıpta gülüyorlar…

Sema’dan gelen sular, temizledi çamuru;
Sırılsıklam oldular… İkisi su samuru…

Hava gürültülüydü… Kulaklarda uğultu;
Yağmurla yağıyordu. İri taneli dolu…

Yeşil çayır bembeyaz bir halıya dönmüştü;
Gözüken çiçeklerle desene bezenmişti…

Başına çarptı birden… İri taneli dolu,
İstemeden kalkmıştı; Yare sarılı kolu…

Suratından aşağı al kızıl kanlar indi;
Gözü biraz karardı… Görüntüler silindi!
…………………
Meyhanenin içinde bir kavga başlamıştı,
Masa, sandalye, şişe… Hep havada uçmuştu…

Büyük bir şişe altı zavallıyı bulmuştu;
O sessiz köşesinde, başına oturmuştu…

İçkinin tesiriyle, önce acı duymadı;
Suratından sızan kan kadehine damladı…

İşte: O an yıldızlar gözüne görünmüştü;
Üstü, başı hep battı… Al kana bürünmüştü…

Ayağa kalktı yavaş, biraz sendelemişti,
Bir iki adım attı.. Birden kendinden geçti! ..

Başından akan kanlar yerlere yayılmıştı;
Sarhoş, şaşkın kişiler etrafını sarmıştı…

Aradan hayli zaman geçti, o baygın yattı;
İçeriye girenler: Kimdir? Diye bir baktı…

Yavaş, yavaş ayıldı… Geldi biraz kendine;
Meyhanenin havası ağır bastı bendine…

Çıkmıştı dar kapıdan, karanlık sokaklara;
YufKA diler mutluluk… Sizler düşmeyin dara…

YufKA

Yusuf Kenan Atıcı
Kayıt Tarihi : 3.2.2011 19:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Yusuf Kenan Atıcı