Şiirsel Hikâye Unutulmayan Sevgi

Yusuf Kenan Atıcı
61

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Şiirsel Hikâye Unutulmayan Sevgi

Bölüm 1

Kurulmuş sandalına, yan gelmiş yatıyordu;
Bir yandan da denize oltasın atıyordu.

Ortası hafif kumsal, küçük sessiz bir koydu,
Etrafındaysa yalçın kayalar duruyordu…

Kayalarda yem yeşil bodur bitkiler vardı,
Oyuklardan birinden bir de kaynak akardı…

Sahil; Hafif düzlüktü. İlerisi tepe, dağ,
O düzlükte ekilmiş biraz bahçe, biraz bağ…

Yaşı hayli olmuştu..Unutmuştu kendini,
Yaşamın meşakkati yıkmamıştı bendini…

Uzun,iri yapılı..Sakalı ağarmıştı,
Çok sevdiği doğada hayallere dalmıştı…

…………

Uzaklardan bir gölge usulca geliyordu;
Sanki kendi kendine bir şeyler söylüyordu..

Esmer,ortaydı boyu..Düz simsiyah saçları;
Mehtaba benzer yüzü, yay gibiydi kaşları…

O kadar dalgındı ki? Bir şey arar gibiydi,
Onu bu hale koyan: Terk eden sevgiliydi!

Kaybettiği aşkını gezerek arıyordu,
Kimi zaman yerinde bekleyip duruyordu…

Yelpaze gibi saçın, rüzgâr savuruyordu;
Yavaş adımlar ile dalgınca yürüyordu…

Geçen zaman içinde kayalara ulaştı,
Denizdeki sandalı görünce dondu! Şaştı?

Sandalda balıkçının sırtı görünüyordu,
O kadar şaşkın dı ki? Heycandan ölüyordu…

……….. ………..

Elindeki misine çekilip duruyordu,
Belli ki oltasına bir şeyler vuruyordu…

Asılmıştı, denizden çekiyordu oltayı,
İki kiloluk levrek yutmuş koca zokayı…

Aceleyle balığı çekti, aldı sandala;
Yemlediği oltası tekrar daldı sulara…

Rüzgâr orta şiddette.. Deniz ise dalgalı,
Yavaş, yavaş kıyıya çevirmişti sandalı…

Bir ara göz ucuyla şöyle kıyıya baktı;
Damarlardan sımsıcak kanı coşarak aktı…

Şaşkın bakışla bakıp duran kadını gördü,
Önce bir gülümsedi; Yüzün geriye döndü…

Çok defalar bu türlü hayaller görüyordu,
Acıları depreşip kahrından ölüyordu…

Elinde olmayarak şöyle bir geri baktı,
Zayıflayan gözünde sanki şimşekler çaktı! ..

Gerçek bu! Hayal değil! Kayaların üstünde;
Kendine el sallıyor heycan dolu bir halde…

…………

Uzak d'olsa tanıdı, onu yüzün dönünce,
Hep boşa gezinmişti sanki bütün ömrünce…

Yıllardır orda, burda gezeleyip durmuştu,
Nihayet ki sonunda o bir umut bulmuştu…

Hissettiği heycanla elini sallamıştı,
Kalbi yerinden sanki çıkacakmış sanmıştı...

İki eli havada..Ağlıyor,gülüyordu;
Hafif sertleşen rüzgâr gözlerin siliyordu…

…………

Sandalın çapasını denizde unutmuştu,
Var gücünü kullanıp kürekleri tutmuştu…

Çapanın ağırlığı sandalını sarsmıştı,
Dengesini kaybedip o da suya dalmıştı…

Sanki fındık kabuğu..Sandal çırpınıyordu,
Hırçınlaşan dalgalar çılgınca vuruyordu.

…………

Tıpkı: Denizde feryat eden o boş sandaldı,
Zaman hayli uzadı… İsyan edip ağladı…

Dalgalarda kalkan kol hızla bir suya vurdu,
Ardından başka bir kol… Hareket ediyordu!

Kimi zaman görüntü dalgalarda kayboldu,
Bazan da hareketsiz suyun üstünde klaldı…

…………

Suratına öfkeli dalgalar çarpıyordu,
O da dövercesine kulaçlar atıyordu…

Sandal hayli açıkta.. Ortalarda kalmıştı,
Kimi zaman kendini su altında bulmuştu…

Mavi deniz dibini bulutlar kaplamıştı,
Dibe dalan köpükler dumanı andırmıştı…

Deniz dibi sakindi.. Yüzüyordu hep alttan;
Kimi zaman bir nefes kapıyordu havadan…

Denizdeki akıntı durmadan çekiyordu,
Buna karşı koymaya çok çaba veriyordu..

Bazen de yorulunca kendini salıyordu,
Dalgaların üstünde uzanıp kalıyordu..

Bir parça dinlenince yüzüyordu yeniden,
Kıyıya varmak için dalıyordu derinden…

…………

Kıyıda çaresizdi… Delice bakıyordu,
Ara sıra bağırıp çığlıklar atıyordu…

Denizin üzerinde hareketsiz görmüştü,
Onu 'öldü' zannedip kendin yere sermişti…

Bulunduğu kayadan hızla kumsala indi,
Akıntıya paralel hep kumsalda gezindi…

Diğer kayalıklara hızla tırmanıyordu;
Haşin dalgalar sanki onu da arıyordu…

Birkaç defa dalgalar gelip onu bulmuştu,
Oysa: Zorla kayaya sımsıkı tutunmuştu…

Eli, ayak kesilmiş,Parçalanmıştı dizi;
Bir parça kanamıştı hafif çizilen yüzü…

Heycanla doğrularak denizi nazar etti;
O ortalıkta yoktu! .. Aklı başından gitti…

Umudu kaybetmenin acısı onu sardı;
Sudan hızla fırlayan nesneyi o da gördü…

Bir anlık o görüntü tekrar sulara daldı,
Anladı ki o kişi derin bir nefes aldı…

Akıntının şiddeti onu sürüklüyordu,
Denizdeki balıkçı çırpınıp duruyordu…

Çok az bir şey kalmıştı bitişikteki koya,
Delice kayalardan kayıp inmişti orya…

Denizden gelen dalga kaldırıp fırlatmıştı,
İçi boş çuval gibi kum üstüne atmıştı…

Hemen koştu yanına.. Zor nefes alıyordu..
Yuttuğu tuzlu sudan şişmiş, kıvranıyordu.

Hırçın gelen dalgadan çıkardı sürüyerek,
Yüzükoyun yatırdı yüreği eriyerek…

Sertçe sırtını ovdu..Bir kaç yumruk ta vurdu,
İçindeki suları zorlayarak kusturdu…

Sunni tenefüs için dudakların uzattı;
Bu sıcak temas ile birden şimşekler çaktı…

Öfkeyle ellerini kızın boynuna sardı,
Boğazı sıkılan kız, nefes te alamadı…

Önce biraz şaşırdı..Çırpınarak bağırdı!
'Yapma Amca! ' diyerek adı ile çağırdı…

Birden kendine geldi. Ellerini bıraktı;
Şaşkın,kısık gözlerle kızın yüzüne baktı..

Sanki derin uykudan yeni, yeni uyandı,
Hafifçe yan kalkarak dirseğine dayandı…

Yanında duran kızı bir türlü tanımadı,
Biraz mahcup tavırla kimliğin sorguladı…

Kız kendini tanıttı. O zaman hatırladı,
Olanları unutup, bir sohbettir başladı…

Kızdan destek alarak ayakta duruyordu,
Omuzuna yaslanıp yavaşça yürüyordu…

Ara sıra geçmişin, hatırını sormuştu,
Karşılığında ise kısa cevap almıştı...

Kayalardan tırmanıp barakaya vardılar.
Tahta kapıyı itip içeriye daldılar…

İçeride: Bir masa iki tabure vardı,
Bir tarafta tahtadan bir de sedir yatardı.

Barakada duvardan geliyordu ışıklar,
Masanın üzerinde bardak, tabak, kaşıklar…

Sedirdeki yatağı ot ile yapılmıştı;
Onun üzeri ise bir bezle katlanmıştı…

Duvarda birkaç eski fotoğraf yer almıştı,
Sanki bütün geçmişi tek orada kalmıştı…

Adam geçti sedire usule ten kuruldu,
Bayan; Bir taburede kendisine yer buldu…

Adam sordu bayana: 'Nedir senin bu halin? '
'Bu yaşta yıpranmışsın,sanki bükülmüş belin! ..'

'Anlat hele derdini. Seni koyan bu hale? '
'Burya kadar getiren nedir hele bir söyle! '

Anlatmaya başladı bayan bir,bir derdini;
Umutsuz hale gelen kaderini, kendini…

…………

Bölüm 2


'Sizler ayrılmıştınız bizim güzel ellerden; '
'Hatırınız büyüktü..Düşmediniz dillerden.'

'Size olan bağlılık benliğimde yer aldı,'
'Mahdumunuzun aşkı hep bu gönlümde kaldı…'

'Yıllar yılı düşündüm.O da sever mi beni? '
'O da beni isteyip mutluluğu verir mi? '

'Bu umutsuz aşk beni hep eritti bitirdi! '
'Aklım başımdan aldı..Beni benden geçirdi.'

'Uzun zaman umutla bir haber beklemiştim,'
'Mutluluk hayallerim uç uca eklemiştim…'

'Ama: Heyhat! Ne gezer? Bir haber alamadım,'
Hasretten hastalandım. Hiç te iyi olmadım.'

'Annem, babam hep beni öfkeyle horluyordu,'
'Bu sevdanın ateşi ruhumu boğuyordu…'

'Bunca çektiğim acı..Ezildim,dayanmadım,'
'Kendim yollara saldım. Evimde kalamadım…'

'Sordum, sordum dolaştım yaylaları, denizi; '
'Belki bulurum diye bir umut, yerinizi…'

Ama heyhat… Ne köyde, ne şehirde vardınız,'
'Bir türlü bulamadım… Sandım ki yok oldunuz…'

'Bu dünya ne kötüymüş? Bir bilseniz ne oldu? '
'Ne kadar sakındıysam kötülük beni buldu…'

'Olmadık hakaretler geldi benim başıma,'
'Vicdansız fırsatçılar bakmazlar gözyaşıma…'

'Ancak bir kuru ekmek kucağıma attılar; '
'Sanki kendilerine beni bir mal yaptılar…'

'Bir fırsatını buldum… Kendim zorla kurtardım; '
'Yeniden kuvvet buldum, umutsuz yola daldım…'

'Artık ne evim, barkım…Bir şeyim olmamıştı,'
'Baba ocağındaysa hiç yüzüm kalmamıştı…'

'Elbette insanlardan bazı iyi de vardı,'
'Kimisi az yiyecek, kimi yatak,yer verdi…'

'Yaşamdan korkar oldum..Kaybetmiştim bendimi; '
'Kaderimin eline koy vermiştim kendimi…'

'Ayaklarım nereye gider ise dolaştım; '
'Öyle ki: Kaderime sanki yeni yol açtım…'

'Nice dağ,tepe gezdim..Derken indim sahile,'
'Artık öldürecektim kendimi bile, bile…'

'Birden aklıma geldi bir zamanlar dediğin! '
'Deniz, dağı,doğayı hep birlikte sevdiğin…'

'Bu sefer de sahilde böyle yerler aradım.'
'Aç, susuz mağralarda, kovuklarda da kaldım…'

'Artık bitmiş takatim..Mecalim kalmamıştı; '
'Yine de deli rüzgâr, kumlar yıldırmamıştı…'

'Derken: Burya gelince sandım ki: Hayal gördüm! '
'Aklım başımdan gitti… O an deliye döndüm…'

'İşte bütün halim bu..Artık ben rezil oldum,'
'Daha yüzüm kalmadı..Son çare seni buldum…'

'Eğer kabul etmezsen? Gider kaderim derim! '
'Zaten tükendim artık..Kurtlara yem ederim…'

'Bütün umudum sende..İnsafına sığındım! ..
Bir güvencem sen kaldın..Bak kapına kul oldum…'

Diyerek başlamıştı hıçkırıp ağlamaya,
İki göz iki çeşme..Coşmuştu çağlamaya…

Anılar tazelendi. Dertler hatıra geldi,
Gözleri kararmıştı..Yere yığıldı kaldı…

Adam kalktı yerinden, kucakladı,kaldırdı;
Aldı. Onu sedire usulcacık yatırdı…

Aceleyle ocağı bir kibrit ile yaktı,
Biraz bulgur,un ve yağ..Sıcak bir çorba yaptı…

Hafif masaj yaparak bayanı uyarmıştı,
Kafasını kaldırıp sol koluna almıştı…

Yavaş, yavaş çorbayı içirmeye zorladı,
Aç ve biçare bayan önce bir yudum aldı…

Kaşık, kaşık içerek çorbayı bitirmişti,
Sıcak çorba benliğin yerine getirmişti…

Uzandığı sedire öyle kendini saldı,
Gözleri kapanmıştı..Öyle uykuya daldı

…………..


Bölüm 3


O kadar uyudu ki? Zamanı hiç bilmedi,
Birkaç hafif gürültü..Birden kendine geldi…

Her yanı ağrıyarak zorla yastıktan kalktı,
Şöyle bir etrafına, üzerine de baktı…

Yorganın altındaydı.. Midesi bulanmıştı;
Vücuduysa terlemiş, Her taraf ıslanmıştı…

Birden yorganı attı.. Bir baktı: Yarı çıplak,
Yastığı su olmuştu, sırılsıklamdı yatak…

Belli ki bu halinden epeyce utanmıştı,
Fırlattığı yorganı üzerine almıştı…

Biraz zaman geçmişti.. Açıldı tahta kapı,
İri yapılı gölge, sessiz içeri daldı…

Güneş ikindideydi. Hep içeri dolmuştu,
Işıkla gelen adam sanki golge olmuştu…

Baktı: Bayan uyanmış.. Yeniden halin sordu,
Bayanın cevabıysa sağlıklı haber oldu…

Bayan sordu adama: 'Nerde elbiselerim? '
'Yataktan çıkmak için şimdi ben ne giyerim? '

Adam dedi bayana:'Elbisen kirliydi çok,'
'Onları çıkararak yıkadım.Oldular pâk..'

'Zaten öyle yatman da pek sağlıklı değildi! '
'Rahat uyuman için çıkarmak en iyiydi…'

Sedirin altındaki valizine uzandı,
Ordan pijama ile bir gömlek çekti, aldı…

Uzattı genç bayana.'Al bunları bir giyin'
'Bunlarla idare et..Kururlar elbet bu gün…'

Barakadan dışarı adam çıktı kapıdan,
Bayan: Şaşkın ve mahcup baka kaldı ardından…

Yatağın içindeydi, üzerini giyindi,
Sağa, sola dönerek iyice bir gerindi…

Ağır, ağır bacağın sedirden indirmişti,
Orda duran terliği ayağa geçirmişti…

Giyindiği pijama, gömlekte bol olmuştu
Ufak, tefek bedeni içinde kaybolmuştu…

Yavaş..Sendeleyerek dışarıya çıkmıştı
Temiz hava, güneşe şöyle içten bakmıştı…

O kadar rahattı ki? Yeni doğmuş gibiydi,
Bu dağlar, ağaç,deniz…Sanki onun yeriydi…

Döndü geriye baktı. Adam çalışıyordu,
Taşları yığaraktan bir duvar yapıyordu..

Barakaya bitişik yapılıyordu yapı,
Çoktan takılmıştı da pencere ile kapı…

Geride bir üzeri sade açık kalmıştı,
Onun da direkleri çoktan yerin bulmuştu…

Dedi ki:' Kolay gelsin! Ne zaman yaptın bunu? '
Dedi:' İki gün boyu..Sana yapıyom onu! '

'Devamlı uyuyordun. Bitaptın gece gündüz,'
'Belli ki acıkmışsın! Kalmışsın sen takatsiz.'

Çıktığı iskeleden aşağıya inmişti,
Bir hamlede sıçrayıp ta..yanına gelmişti…

Biraz gezdi. Etraftan topladı odun, çalı;
Mangala doldurarak bir ateş yaktı. Harlı

Tuttuğu balıkları dışarıya almıştı,
Izgaranın içinde pişirirde olmuştu.

Balıklar pişer iken bir de salata yaptı,
Tuz,biber,sarımsağı.. Birazda yağdan kattı.
Ortada bir sal taşı..Güzel masa olmuştu,
Yanlarda duran taştan kürsüler yer almıştı…

İçerden şişe rakı, çıkardı bardakları;
Masanın üzerine bırakmıştı onları…

Güneş iyice batmış… Dolunay şavkıyordu,
Gökte sayısız yıldız onlara bakıyordu…

Karşılıklı oturup yemeğe başladılar,
Arada rakıdan da yudum, yudum attılar…

İkisi de yemekte sakin sessiz kalmıştı,
Uzaktan böcek sesi güzel müzik olmuştu…

Karanlıkta kayalar heybetle şavkıyordu,
Denizdeki ışıltı sanki yol oluyordu…

Şimdiye dek dünyayı böyle güzel görmedi,
Belki de yaşamayı hiç bu denli sevmedi…

Birden aklına geldi… Adama sorar oldu:
'Denizdeki sandalın acep şimdi ne oldu? '

Dedi:' Yüzerek gittim. Ekmek tekneme vardım.'
'Hiçbir şey olmamıştı..Onu sudan çıkardım…'

'Zaten bu balıkları sabah onunla tuttum,'
'Ardından yarın için bir barikat bıraktım…'

Karnı doyan bayanın aklı başına geldi,
Tekrardan merak ile adama sorar oldu:

'Neden beni görünce öyle şaşırdın, baktı? '
'Sonra azgın sulara birden kendini attın? '

Dedi: 'Seni görünce bir türlü inanmadım,
'Esasında ben seni; O vefasızdır sandım! ..'

'O dediğin kimdi ki? Önce kendini attın? '
'Sonra sahilde birden benim boynumu sıktın? '

Dedi: 'Mademki sordun; Anlatayım bir dinle'
'Meraktan kurtulursun öğrenince belki de…'

Önce gözleri daldı… Başladı üzgün, üzgün;
Sesi titrer olmuştu acıyla..Dedi: 'Bir gün; '

………..

Bölüm: 4


'O güzelim ilçeden göçüp gitmiştik hani..'
'Emekli olaraktan taşınmıştık biz yani…'

'Önce şehire inip, ordan bir ev almıştık,'
'Uzun süre orada yaşamıştık. Kalmıştık,'

'Bizim çocuklar bütün çalıştılar gurbette; '
'Ata yüreğidir bu..Dayanmazdı elbette…'

'Bizlerde gitmek için bulunduk girişimde; '
'Çocuklar sa -Kalın siz - dedi uygun biçimde..'

'Ama: Ana yüreği..Dayanmadı hasrete; '
'Çocukların uğruna o da gitti gurbete…'

'Bense koca şehirde kalmıştım yapa yalnız; '
'Perişanlık içinde çok şaşkındım. Çaresiz,'

'Bir ara ufak, tefek meşgaleyle avundum; '
'İçindeki halimi ele güne savundum…'

'Belki -avutur- diye bazı arkadaş buldum; '
'Hepsi vefasız çıktı.. Sağlığımdan da oldum…'

'Bir parça param vardı. Geldim burayı aldım,'
'Bir baraka yaparak ona sığındım, kaldım…'

'Dağda, ormanda gezip meşgale arıyordum,'
'Bazen denize girip az moral buluyordum…'

'Bir gün çok eskilerden aradı bir arkadaş; '
'Kalbim sevinçle doldu! Ruhum olmuştu çok hoş! ..'

'Çektim, gittim oraya bırakıp buraları; '
'Hasret gidermek için gördüm bütün onları…'

'Orda benim bir aşkım vardı çok.. Eskilerden,'
'Görmeyi arzuladım.. Fakat ne gelir elden? '

'Derken; Aranır iken bulmuştum adresini; '
'Bakınarak gitmiştim..Öğrenmiştim evini…'

'Bir türlü cesaretle kapısın çalamadım,'
'Kendisini görmedim..Bir haber alamadım…'

'Günlerce o çevrede hep dolaşıp ta durdum; '
'Bir defacık görmeye o nu hep kolluyordum…'

'Güneşli bir gün idi..Yine ben gezinirken; '
'Kapıdan çıktığını görüvermiştim birden…'

'Evden çıktı. Belliydi, gidiyordu çarşıya,'
'Epeyce takip ettim..Geldik karşı karşıya..'

'Önce: Bir selam verdim. Çok şaşırdı. Belliydi; '
'Beni görünce aklı birden gitmiş gibiydi…'

'Konuşarak yürüdük. Aradık uygun bir yer; '
'Bizi böyle görürse elalem sonra ne der? '

'Bir pastane bulmuştuk, bir masaya oturduk; '
'Köşedeki masada bir müddet sessiz durduk…'

'Ağızlar kitlenmişti..Konuşuyordu gözler; '
'Telafuzu imkânsız! Yetmiyordu ki sözler! ..'

'Sonradan yavaş, yavaş başlamıştık sohbete; '
'Çekingenlik geçmişti..Söz döndü muhabbete…'

'Laf arasında bir de ev halini sormuştum; '
'İşte o zaman ondan acı haber almıştım…'

'Nipet yapıp aldığı biraz yaşlı kocası; '
'Ondan olan oğluyla birlikte.. Kısacası; '

'Bir tırafik kazası onları koparmıştı,'
'Nice yıllar bahtsızım yine yalnız kalmıştı…'

'Sohbet ve hasret ile hayli geçmişti zaman; '
'Ayrılık hasretini gelmişti yaratan an! ...'

'Çıkmıştık pastaneden birlikte yürümüştük,'
'Yavaş, yavaş giderken parka kadar gelmiştik…'

'Vedalaşalım diye sevgiyle kucaklaştık; '
'İlerde görüşmeye içtenlikle anlaştık…'

'Derken: Döndüm buraya..Kendimce oyalandım; '
'Dağ,tepe,deniz derken aylak,aylak dolandım…'

'Kimi zaman denizde balığa çıkıyordum,'
'Çok defalar dalgayla, hayale akıyordum…'

'O kayanın üstünde onu görür olmuştum! '
'Kendimi suya atıp ölümden kurtulmuştum…'

'Yine de umudumu hiçbir an yitirmedim! '
'Geçen zamanda, her gün; Gelir diye bekledim…'

'Onun: Siması,boyu tıpkı sana benzerdi,'
'En olumsuz halinde senin gibi gülerdi…'

'Her gördüğüm hayali bana el sallamıştı; '
'Kıyıya geldiğimde görüntü yok olmuştu…'

'Seni de orda öyle görünce o sanmıştım,'
'Önce 'hayaldir' diye dönüp inanmamıştım…'

'Tekrar görünce seni gözüme inanmadım,'
'Senin benzerliğinden o hayırsızdır sandım! '

'Belki: Gerisin geri kaybetmekten korkmuştum; '
'Heycanla küreklere o yüzden asılmıştım…'

'Çapayı bile sudan çıkarıp alamadım,'
'Tüm gücümle çekince kürekleri sallandım…'

'Kayıkta batacaktı nerdeyse sarsıntıdan; '
'Çıkarmak meseleydi elbette onu sudan…'

'Kayık batıp anafor yapsa çekerdi beni; '
'İşte o zaman artık göremezdim hiç seni…'

'Dengemi de kaybettim..Attım kendimi suya,'
'En azından bendimi çıkarmaya kıyıya…'

'Sudan bir dışarıya çıkıp sandala baktım; '
'O batmamış! Duruyor! Geriye bir el attım…'

'Yüksekten gelen dalga kaldırdı beni attı; '
'Suyun ta..dibindeki köpüklere bıraktı…'

'Kurtulmamak korkusu iyce sarmıştı beni,'
'Kaybetmek endişesi içine düştüm. Seni '

'Önce: Kendimi suda biraz serbest bıraktım,'
'Yüzeye çıkmak için bir, iki kulaç attım…'

'Yetişmiştim yüzeye..Ancak bir nefes aldım; '
'Dalgalar kötü çarptı..Tekrar sulara daldım…'

'Suyun dibinden yüzüp epeyice yol aldım,'
'Yorgunluk hissedince suda öyle uzandım…'

'Akıntıyla birlikte yüzmüştüm bilinçsizce,'
'Sinirlerim gerildi seni birden görünce…'

'Hele bir de dudağın! .. Kanım beynime saldı; '
'İstemimin dışında elim boynunda kaldı…'

'Ta ki son ana kadar; Seni,o dur sanmıştım,'
'Hatta hayalsin diye iyice aldanmıştım…'

'Sen bir sefer bağırdın, dedin ismimle: Amca! '
'O an kendime geldim, senin sesin duyunca…'

'Hiç kusuruma bakma bakama! Sen olduğun bilmezdim! '
'Zaten seni bilseydim hiç böyle incitmezdim! ..'

'Ben nedeyim kadere? .. Bak sen çıktın karşıma..'
'Benle dalga geçiyor bakmadan bu yaşıma…'

'İşte böyle olmuştu tüm gelenler başıma,'
'Yalnız yaşamak sanki gidiyor mu hoşuma? '

Kadın dedi:'Kusura bakılacak bir şey yok! '
'Felek bizle oynunu oynayacaktır pek çok! '

Adam dedi: 'Bak sana yapıyorum bir oda,'
'Bundan sonra birlikte yaşayalım biz burda…'

Kadın minnettar idi..Sığınacak yer buldu;
YufKA'nın hikâyesi size hatıra oldu…



YufKA

Yusuf Kenan Atıcı
Kayıt Tarihi : 26.1.2011 16:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu yazmış 0olduğum şiirsel hikâye,tamamen bir hayâl kurgudur. Gerçek yaşamla herhangi bir bağlantısı olmadığı gibi,karekterler de tamamen hayâlidir.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Yusuf Kenan Atıcı