Şiire Düştüm
Bir kadın yürüyordu karanlıkla sabah arasında,
omzunda yılların yorgunluğu,
avuçlarında kırılmış dualar vardı.
Sustuğu yerden başlamıştı anlatmaya
gözleriyle, kaşlarının arasına sıkışmış bir sızıyla
Her adımında bir çığlık taşıyordu toprak,
ve her çığlık bir şiirin ilk mısrasına dönüşüyordu.
Bir adam gitmişti,
ardında unutulmaz aynalar,
kırık fincanlar,
ve adını unuttuğu bir gül bırakmıştı.
Kadın, adını bile hatırlamadığı bir yağmurda ıslanıyordu,
çünkü aşk, bazen sadece ıslanmakla kalmazdı
bazı aşklar sel olurdu,
bazı kadınlar boğulmayı seçerdi.
ben o kadının içindeki serçeydim belki,
rüzgârda ürkek kanatlar çırpan,
gökyüzünden çok bir çift gözde yuva kurmak isteyen
Şiire düştüm,
çünkü sesimi unutturdular
çünkü ismimi,
çünkü doğduğum sabahı bile.
Bir gece yarısıydı hatırlıyorum,
sırtımı yasladığım duvar bile ağlıyordu,
sözün bittiği yerde şiir başlamıştı,
ve ben yanmaya razıydım
yalnızca kalmak isteyen bir kelimenin
sana doğru yürüyüşüydüm.
Kırmızı çoraplarımı giymemiştim o gün,
çünkü annem gelmeyecekti,
çünkü kimse dönmeyecekti.
Ama sen,
sen gelseydin
dünya birazcık güzelleşirdi belki.
Bende tuttum şiire düştüm,
çünkü hayat bana tutunmayı değil,
süzülmeyi öğretmişti.
Bir kehribar tespih gibi
tek tek düştüm zamana,
ve her düşüşte bir ağıt,
her ağıtta bir kadın
yeniden doğdu içimde.
bu şiiri şimdi senin için okuyacağım,
yavaş yavaş,
rüzgâr gibi,
gözyaşı gibi,
ve bir annenin sesi gibi
İyi dinle
İyi dinle
Azra Nimet Öner
Nimet ÖnerKayıt Tarihi : 4.8.2025 12:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)