Şiir Yazılırken Şair Yalnızdır

Mücahit Çığci
5

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Şiir Yazılırken Şair Yalnızdır

Sevdiğim, gidemediğim,
Gecelerin, karanlıklarından geçerek ulaşmaya çalıştığım,
Rutubetli kumar masalarında aşkın için gençliğimden vazgeçtiğim,

İskambil kağıtlarının arkasına yazılmış şiirler senin adınayken,
Ve ben, her gece göğsümün yöneldiği köşelerde vazgeçemezken senden,
sen her gece göğsünün yöneldiği köşelerde çoktan vazgeçmiş oluyordun benden, n’için?

Sesim çıkmazdı, soluğum kesik
yaşamı bir kaç cümleye sığdırmaya çalışırdım.
Sonraları yalnızlığa, bilmediğim hukuksal terimlerle ruhumu feda ederken,
Bir bağışlayıcıya acıkmış olarak bulurdum kendimi

Seni yazmak doğrumdu, yaşamak kesinliğim!
Dargın geçen yılların arasında, filizlenirken aşk,
Senin kalbine dokunurken dilimde kaynayan cümleler ve paslanırken dudaklarım
Sana yazılan bütün şiirler yeniden hayat bulmuşken
Soluyordu yüzün, n’için?

Birbirine sürtünen yalnızlıklar,
Ve beni en mahrem yerlerimden öpen hüzün
Bozuk daktiloyla yazılmış alın yazıları
Bu kahır, bolca küfrün içinde bocalayan bu inat
Çıkmazlardan dönen sevdam, günahlara sapan aşkım...
Gururumu yaralayan soğukluğun, kıştan olsa gerek bu yüzün
Kış bitti, artık biz varız.

Artık biz varız, televizyon kanallarında, kitaplarda, raflarda, tezgahlarda...
Biz varız aşk adına yazılmış bütün cümlelerde!
Sevgiden bahseden ne varsa, her şeyin başında, içinde ve sonunda!
Biz varız,
Biz varız varolmasına da sen hala uzaktasın, n’için?

Cennetin kapısından geçiyorum, sırtımda eski bir dost yarasıyla
Uzaklarda gözlerim, denizin karanlığında.
Arkamda cennet, önümde varlığın.
Sanki seni esir almış gibi sonsuzluğun.
Çığlıklar boğazımda düğümleniyor, Boğaz’dan gemiler haykırıyor.
Yüzümde annemin tebessümü, içimde büyüyen kalabalığım var.
Sen yoksun!

Bahar geliyor sevgilim
Topla yüreğini, aşka kavuşmaya, ölgün çiçeklere hayat vermeye gidiyoruz.
Tarlaları sensizlik sarartıları basmış, gökyüzü kirlenmiş.
Topla yüreğini, göğsüne bas bütün merhemleri, biz baştan yaratılmaya gidiyoruz.
Filmler bitti hayat trajedi içermiyor artık
Tırtıllar kozaya yatttı kelebek olmak için bizi bekliyorlar.
Bu tren beni sana kavuşturmak için girdi istasyona.
Mevsim bizim için değişti ve aşk nesnelliğini yitirdi,
n’için?

Elbette bizim için!
Ve biliyor musun inşaa edilmiyor artık enkazlar.
Bahar geliyor sevgilim,
Bir saatin sarkaçından düşüyorum yanına.
Kavuşmak, kavuşmak ne fiyakalı bir eylemdir.
Ellerini tutacağım ve bir masal kitabının kapağına adımız yazılacak, ‘yanyana’.

Birlikte geçeceğiz ölümlülerin dünyasından, önümüze her ne sıratlar kurulursa kurulsun!
Birlikte aşacağız yolları, dağlardan geçeceğiz, ovalar ezberleyecek kokunu ve bizi.
Çünkü hiç olmadığımız iki farklı kişi olacağız, birbirine bağlı.
Birbirine öylesine susamış, özlemler doğurmuş ve büyütmüş, iki küçük çocuk!
Olamaz mıyız, n’için?

Yaralarımız olacak, kabuk tutmayan yaralarımız
İyileşmek nedir bilmeyen yaralarımız
Ve birde sızılar...
Gecenin üç buçuğunda yaşamın içinde olduğumuzu hatırlatan...
Mide bulantıların ve kusulan kederlerin vardır.
Yılgın baharın ayak sesleri kulaklarımıza kazınacak.
Bu sevda isyan olarak adlandırılacaksada, böyle bir başlangıç isyan olmalı zaten.

İnanç sevgilim,
İnanç bir gemici düğümüdür, bizi birbirimize bağlayacak olan.
Ölümün gölgesinde soluklanmayacaksın, yaşam bir kaç kilometre uzağındaysa.
Bende de ölüm öyle fersah fersah uzağımda!
Olmazların var, gark edilesi!
Ve birde güvensizliğin, n’için?

Bahar geliyor sevgilim,
Göğsümün bahçesinde papatyalar, lavantalar, karanfiller ve peygamber çiçekleri ve umut!
Mart çiçeklerine bir yenisi ekleniyor
Umut çiçek açıyor metafor metafor.

Bir kış günü bitiyorduk, sararmıştık gövdemizden
Yalnız iki beden olarak arasında kalmıştık ayazın
Sarılmıştık sımsıkı, bitmemiş bir şeyler var gibi.
Bir melek cehennemi küçültüp göğsüme sıkıştırmıştı.
Savaşın ortasında cephesini kaybeden,
Bıyıkları bile henüz terlememiş bir asker gibiydim, çaresiz!
Savaş bitti, üzerimde bir tank devrildi ve bugün sağ çıktım.
Beşbin kilometreyi çıplak ayakla koşuyorum, n’için?

Bahar geliyor sevgilim,
Kapılarını pencerelerini kapat, topla yüreğini.
Hem Nazım öleli çok oldu Piraye’de öyle, geriye yalnızca aşkları kaldı.
Aşktır onları sonsuz yaşatan, aşk ölürse yalnızca derin bir boşluk kalır geriye
Ve kimsesiz şiirler.

Öksüz bir şiirin sonuna yaklaştım,
Kalemimden çektim elimi kolumu, kağıt yetmedi, mevsim İlk Bahar!
Yaşanacak çokça yılımız var, yanılgıları ardımızda bırakıp gidiyoruz, ikimiz.
Gidiyoruz, geliyor musun?
Suskunluk. Suskunluk, n’için?

Tarih:
Yirmisekizşubatikibinondokuz.
Saat:
Sıfırüçellidokuz.

Mücahit Çığci
Kayıt Tarihi : 4.3.2022 00:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mücahit Çığci