İnsan ne için yaşar? Hayattaki amacımız nedir? İnsanın bütün hayatı bir amaca hizmet etmelidir.
Her davranış bir amaca yönelik olmalıdır. Bir adım bile olsa, ileri adım atmak. Hayatı bir nebze daha güzelleştirmek… Yarını, bu günden daha iyi yapmak… Geleceğimize, çocuklarımıza daha güzel, daha yaşanılır bir ortam bırakmak…
Çocuklarımızı sevmenin gerçek göstergesi, amaca yönelik bu çabada yatmaktadır…
Şairler de bu amaca yönelik davranmalıdır. Yarını daha güzel yapmanın esası, eskiyi, çürüyeni yıkıp, yerine yeniyi inşa etmekle mümkündür…
Hedefi olmayan şair olur mu? Evet, Amacını belirleyemeden bir ömür tüketen çok insan var.
Gününü gün eden, amaçsızca yaşayan, kimseye faydası olmayan ve bu ağırlığıyla toplumsal gelişmenin sırtında, ağırlık olarak kalan, hatta gelişmenin önünde engel olan çok insan var…
İnsan, tek başına çözümleyemediği, büyük güç gerektiren işleri, doğaya karşı mücadelesini başarabilmek için, örgütlü topluluklar içinde yaşar. Birey olarak görevimiz bu topluluk içinde kendi payımıza düşeni sırtlanmamız gerekmektedir.
Toplumsal gelişme arttıkça bireylere düşen pay da böylece artacak, bireylerin de yaşam düzeyi yükselecektir.
Yüzyıllardır, toplumsal üretim ile büyük gelişmeler elde edilmiştir, edilmektedir. Ama toplumun belli geniş kesimleri, asıl üretimin sahipleri, gelişmeden payını alamamakta, yaşam standartları, yükselmesi gerekirken düşmektedir.
Bilindiği gibi zenginlik dar bir kesime akarken, geniş kesimlerde yoksulluk artmaktadır.
Geniş kesimlerin sosyal hakları her gün biraz daha elinden alınmaktadır…
Bu sonuç bize gösteriyor ki toplumun aydın kesimi, üzerine düşen görevi yerine getirememektedir.
Duvar öremeyene duvarcı denir mi? Ekmek yapamayan fırıncılık yapabilir mi?
Düne göre, bu günü, daha iyi yaşanılır değilse, bizler de görevimizi yapamamışız demek…
O halde kendimizi sorgulamamız gerek!
Bizler, guruplarda, toplumsal çıkarlarımız doğrultusunda ne gibi katkıda bulunuyoruz?
Şiir sayfalarında okunmadan yazılan klişe yorumlarla ne elde edeceğiz?
Birbirinin tamamen zıddı olan dizelerin her birine ‘’eline sağlık, diline sağlık, yüreğine sağlık’’ gibi ‘’yorum’’ niyetine yazılanların hedefi nedir?
Toplumsal gelişmeye veya sanatsal gelişmeye ne gibi katkısı olabilir? Açıklayabilecek olan var mı?
Sadece gurup kurucusu olmaktan doğan bir ‘’sorumlulukla’’ guruba asılan şiirlere klişe yorumlar yapmak, zaman öldürmek değil mi? Faydası olmadığı gibi, hız çağında kaybedilen o değerli zamanlara yazık değil mi?
Diyeceksiniz ki bizim de bir hedefimiz var? Evet, kendi kendini tatmin etmek de bir hedeftir.
İnsan bu tatminden de haz duyabilir. Haz duygusu sınırsızdır. Onun içindir ki, birbirinin aynı, ama, gerçekte hissedilmeyen aşk şiirlerinden yüzlerce yazılabilmekte… yaşadıkça bu böyle devam eder. Çünkü haz doyumu geçicidir. Bu gün doyuma ulaşılır, yarın yine acıkır haz duyguları…
Eleştiri mekanizması işletilmeden ne şiir gelişir, ne de şair…
Israrla yorum yazılması isteniyor, ama, gerçekten içinden geleni yazınca, eksiklikler işaret edilince, küsülüyor. Eleştirenin, her eleştirisi haklı olacak diye de bir kural olmaz, yanlış eleştiriler de olacaktır, her görüş farklıdır. Zaten bu farklılıkların arasından yeni fikirler,
yeni arayışlar çıkar… Eleştiriyi kabul etmeden yorum beklemek kayıtsız şartsız beni onayla ve övgü düz demektir.
Tek bir düşünce, tek bir görüş insanı, şairi geliştirmez. Aynı görüşü binlerce kez yazsan yine bir şey değişmez. Aynı şeyi söyleyen binlerce insan tek kişi sayılır. Orada tek görüş vardır.
‘’Ben sana bu kadar yorum yaptım, bu kadar puan verdim sen de aynısını yap’’ pazarlığı ile karşılıklı alınan puanlar ve yapılan sayısız yorumlar şaire ne kazandırıyor? Ne gibi gelişme sağlıyor?
Ama takas usulünden vaz geçerseniz. Gösterilen ilgiye göre eserinize biçilen değeri anlarsınız.
Bunu anladığınız zaman, eserinizi sizin zorla okutmanıza gerek kalmaz. Eseriniz zaten kendini okutacak kaliteye ulaşacaktır. Çünkü o zaman suni iltifatlar ve taktirler olmayacak,
Siz de daha fazla okuyup, araştırıp, gerçek sanatın sırrına ulaşmak için çaba harcayacaksınız.
Hiçbir emek boşa gitmez ve mutlaka karşılığını bulacaktır.
Her şairin bir gurubu, her şairin bir dergisi vs… cebimizdeki sigara paketi gibi, şair kimliklerini parçalayarak şairliği de yok ediyoruz…
Bu mantıkla şairlik dibe vurmaz mı?
Irmaklar denize akarken, şairler dağa doğru akmaya çalışırsa, yarınlarımız da bugünlerden daha geriye gitmeye mahkumdur...
Şairlik konusunda iddialı olanların bu konuda ciddi olarak düşünmeleri dileğiyle... Saygılar.
Kayıt Tarihi : 14.3.2010 22:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)