toynağını gördüğünüz her ata
küheylan demek sizce marifet
bilmezsiniz ki bu rüzgâr kaç yele âşina
kelek ile melek arasındaki farkı
onyedisinde bilirsiniz
oysa
üç tarafı deniz olan marmara
yaş da gözükse kurudur
o sizin odunluğunuz
arkanız sağlamdır, önünüz yol geçen hanı
dostu bilirsiniz, postunuz kadar
ayaklarınız hep aynı kapıda bırakır sizi
yüzünüz ateş almaya müsait
istanbul'u iyi bilirsiniz
içindekini kötü
o uzaktaki bir köydür
ona gitmek isteseniz de gidemezsiniz
her gidenin gölgesi var sanırsınız
her esmeri güneş vurgunu
kitaplara inanırsınız
kapları elleriniz kadar
arife'yi bayramdan saymazsınız
oysa o da adı konulmuş bir deliliktir
dilinizi çıkarırsınız balkonlarınızdan
dudak payınız kirişleriniz kadardır
yaslanacak dağınız, narin tepeleriniz vardır
ele emanet ettiğiniz karınız
el yordamıyla bulursunuz şiiri
oysa şiir el üstünde tutulur
bilirim! ...
her biriniz
körler ve sağırlar semtinde oturuyorsunuz
şeytanın bacağını kırdım
topal şiirolist benim
siz beni tanımazsınız
sizi tanıdığım kadar
Kayıt Tarihi : 17.10.2007 14:48:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Nerede olsam olayım.
Gökyüzü benimdir.
Pencere, düşünce, hava, yer, ışık, aşk benimdir.
Ne önemi var
Eğer bazen yeşeriyorsa
gurbet mantarı?
Ben bilmiyorum niye diyorlar: At necip bir hayvandır, güvercin güzeldir.
Ve niye kimsenin kafesinde atmaca yok ?
Şebder çiçeğinin ne eksiği var kırmızı laleden.
Gözler yıkanmalı, başka türlü bakılmalı.
Sözcükler yıkanmalı.
Sözcükler rüzgarın kendisi, yağmurun kendisi olmalıdır.
Şemsiye kapatılmalı.
Yağmurun altına gidilmeli.
Düşünceyi, hatırayı yağmurun altına götürülmeli.
Şehirin tüm insanları ile yağmurun altına buluşmalı.
Dostu yağmurun altında görmeli
Aşkı yağmurun altında aranmalı,
Yağmurun altında kadın ile yatmalı,
Yağmurun altında oynanmalı,
Yağmurun altında birşey yazmalı, konuşmalı, nilüfer ekmeli.
Hayat peyderpey ıslanmaktır,
Hayat ‘’şimdilik’’ havuzunda yüzmektir.
Elbiseleri çıkartmalıyız.
Su bir adım ötemizdedir.
........
Bizim işimiz kırmızı gülün sırrını tanıtmak değildir
bizim işimiz belki de dalmaktır kırmızı gülün büyüsünde...
..............
Türkçeye çevirdiğim ve yakında kitap olarak değerli Türk okuruna sunucağım ''Suyun ayak sesi'' kitabı
merhum Sohrab Sepehri'nin Farsçadaki değerli ünlü uzun eserinden bir kısım..
Kutluyorum şairi ve şiiri güzeldi
Behruz Dijurian
küheylan demek sizce marifet
bilmezsiniz ki bu rüzgâr kaç yele âşina
kelek ile melek arasındaki farkı
onyedisinde bilirsiniz
oysa
üç tarafı deniz olan marmara
yaş da gözükse kurudur
o sizin odunluğunuz
arkanız sağlamdır, önünüz yol geçen hanı
dostu bilirsiniz, postunuz kadar
ayaklarınız hep aynı kapıda bırakır sizi
yüzünüz ateş almaya müsait
istanbul'u iyi bilirsiniz
içindekini kötü
o uzaktaki bir köydür
ona gitmek isteseniz de gidemezsiniz
her gidenin gölgesi var sanırsınız
her esmeri güneş vurgunu
kitaplara inanırsınız
kapları elleriniz kadar
arife'yi bayramdan saymazsınız
oysa o da adı konulmuş bir deliliktir
dilinizi çıkarırsınız balkonlarınızdan
dudak payınız kirişleriniz kadardır
yaslanacak dağınız, narin tepeleriniz vardır
ele emanet ettiğiniz karınız
el yordamıyla bulursunuz şiiri
oysa şiir el üstünde tutulur
bilirim! ...
her biriniz
körler ve sağırlar semtinde oturuyorsunuz
şeytanın bacağını kırdım
topal şiirolist benim
siz beni tanımazsınız
sizi tanıdığım kadar
süperdi tepeden tırnağa çok hoşuma gitti...........saygılar
Diyorum ki Tülaycığım seni okumanın keyfi bir başka..şiire döktüğün aklını seviyorum varsın sen çünkü düşünüyorsun kutluyorum canım sevgilerimle...
Kültürel bir sıkıntı.
Olduğumuzu savladığımız, sandığımız, inandığımız ve dolayısıyla yücelttiğimiz 'şey' değiliz. En azından henüz.
TÜM YORUMLAR (11)