Su Gibi_Sizi tanıyoruz ama yinede bizlere kısaca yaşam hikayenizi anlatır mısınız?
Mehmet Salih_
1952 Kıbrıs-Magosa doğumluyum, 1960 yılına kadar Kıbrıs’ın İngiliz müstemlekesi olması sebebiyle doğal olarak British vatandaşı olarak doğdum..ilkokula ''kraliçem çok yasa diyerek başlayıp,190 da Kıbrıs cumhuriyetinin kurulmasıyla değişen tedrisatla liseyi ne mutlu Türküm diyerek bitirdim,Türkiye tarafından mücahit talebelere tanınan Türkiye’deki ücretsiz yatılı yüksek öğretimi istemeyip 1976 da İngiltere’de 2 yıllık el sanatlarının bir bolumu olan ahşap oymacılık (carver) eski eser tamirini uygulamalı olarak 3 yılda tamamladım ve halen İngiltere’de yaşamımı sürdürüyorum,,
Su Gibi_Etkilendiğiniz şair ve yazarlar oldu mu? varsa kimlerdir?
Mehmet Salih_
İmkanlarım nispetinde tüm üyelerin şiirlerini okumaya çalışıyorum, onları tanımaya özen gösteriyorum. İsim vermek gerekirse Ali Işık arkadaşımı sayabilirim..
Su Gibi_Şiir akımları, şiirde biçim, öz konusunda neler söylemek istersiniz?
Mehmet Salih_
Edebiyatçı olmadığım için şiirlere verilen ne deyimler ne sıfatlarla ilgilenmiyorum. Ben şahsen hiç bir şiirde öz-biçim aramıyorum, yani o şiirde kendimden bir şey bulmuşsam beni mutlu eder ve tüm okuyucularında aynı hissettiğini düşünüyorum... yaşanmış duygulardan, yüreğe, yürekten kaleme dökülenler beni her zaman çekmiştir..
Su Gibi_Niçin şiir yazıyorsunuz?
Mehmet Salih_
Şiirlerim daha çok günlüğümü yazdığım zaman, yaşanan olaylardaki duyguların kaleme alınışı sırasında ortaya çıkıyor, daha önce planlayıp yazdığım görülmemiştir, Bu yüzden daha çok iç dünyamla hesaplaşmalarımda ortaya çıkan dizeler seklindedir...
Su Gibi_Türk Şiiri ve edebiyatının geleceğine ilişkin düşünceleriniz nelerdir?
Mehmet Salih_
Hiç bir kültürde bulunamayacak kadar zengin ve her bireyi sair olan bir kültürün mensubu olarak gurur duyduğum tek yanımızdır diyorum, geleceği ise evrenselleşeceği oranda var olacaktır diyorum.
Su Gibi_Şiirin yaşam felsefenize kattığı anlamlar nedir?
Mehmet Salih_
İçimde saklı kalmış bütün güzel yanlarımla kendimi tanımaya yarıyor, bana olgunluk paylaşma ve kendimle barışmamı sağlıyor. İçimdeki BEN ve artık daha sencil-sizcil oluyor
Su Gibi_Şiirde gerçeklik ve soyutluk hakkında düşünceleriniz nedir?
Mehmet Salih_
İkisi de gerçeklik ve soyutluk birbirini tamamlayan öğeler olarak görüyorum. Kişi ikisini de yaşayabildiğine göre her şekliyle kaleme alınabiliyor ve şiirde zenginliğe ulaşılabiliyor..
Su Gibi_İnternetin şiirsel gelişime etkisi var mıdır?
Mehmet Salih_
Evet diyorum çünkü duygular sanal da olsa ulaştığı yere canlı ulaşabiliyor
Su Gibi_Şiirde kelimelerin gücü hakkında düşünceleriniz?
Mehmet Salih_
Etkili silah dildir diyorum...
Su Gibi_Şiirde duygu yoğunluğunu bütününe yansıtmayı nasıl başarabiliriz?
Mehmet Salih_
Temaya odaklanarak, temayla bütünleştiğimiz oranda yansıtabiliriz..
Su Gibi_Şiir kitap satışları neden yazım edebiyatına göre daha düşüktür, sizin yorumunuz nedir?
Mehmet Salih_
Tamamen içinde yaşadığımız toplumun kültürüyle alakalı.
Su Gibi_Şiirlerde tematik çalışmaya önem veriyor musunuz?
Yoksa konular kendiliğinden mi oluşuyor ve tematik baktığınızda çalışmalarınıza seçimlerinizdeki yoğunlaşma hangi konulara?
Mehmet Salih_
Hayır tematik hiçbir çalışmam olmadı tamamen yaşananlardan etkilendiğim oranda yazılanlardan ibaret bir arşivim var.
Su Gibi_Zaman içinde değişime uğrayan dil yapımız için ne düşünüyor sunuz?
Mehmet Salih_
Değişim derken sorudaki anlam argolaşan mı? öyleyse cevabım yine yukarıdaki gibi, okuma alışkanlığı ve oranıyla tamamen ilintili... ve evrensel kültürün etkisi görsel yayınlardaki kahramanların denetimsizliği, haliyle kişileri de etkiliyordur..
Su Gibi_Şiirde gelmek istediğiniz yer nedir?
Mehmet Salih_
Şiir benim için vazgeçilmezdir, hayattır nefestir, şair ve edebiyatçı olmadığımı bilerek, sadece 60 yaşında yayınlayacağımı hesapladığım 1960-2010 yılı arasındaki yaşam öyküm dışında hedefim yoktur,,
Su Gibi_Sevdiğiniz bir şiiri bizimle paylaşır mısınız? ....
Mehmet Salih_
Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı
Ama atıldı yine de serüvenlere
Vakti olmadı acıların hesabını tutmaya
Durup beklemeye, geri dönmelere vakti olmadı.
Yangınlarla geçti ömrü ve hep yalnızdı
- ki onlar daima birer yalnızdılar
Nerde doğmuştu ve ne zaman kopup
Gitmişti o kentten anımsamıyor artık
Hangi sokaktaydı ilk sevgili ve hala
Sürüp gider mi ilk öpüşmenin esrikliği
Gizlice buluşmaya gelen ve ölürcesine
Korkular geçiren o kız nerededir şimdi
Sensiz olursam yaşayamam diyen
O liseli kız hangi kentte kaldı
Ve o sarışın
O afeti devran bekler mi hala
Atlas yataklara sererek yaşamanın anlamını
Üşüten bir acıydı belki her ayrılık
Her yolculuk yangınların başladığı yereydi
Ama vakti olmadı hesabını tutmaya
Aşkların, ayrılıkların ve acıların
İstese de kalamazdı vakti gelince
Geyik sesleri yankılanınca yamaçlarda
Yürek burkulması ve hüzün ve keder
Aralıksız doldururdu acıların bohçasını
Dudaklarında öpüşlerin gül esmerliği
İçinde kıpırdanıp durur ufuk çizgisi
Ay bile soğuktur o zaman
Bir buz parçasıdır
Çaresiz çıkılacaktır o yolculuklara
Ki bir ömrün karşılığıdır serüvenler
Biraz da serüvendi yaşamak
Belki yatkındı büyük yolculuklara
Ki serüvenler daima büyük aşklar
Ve büyük yolculuklarla başlar
Anıları aşkları ve bir kenti
Bırakıp gidebilirdi apansız
Apansız başlardı yolculuklar
Hangi saatinde olursa günün
Ve hep kar yağardı nedense
Durmadan kar yağardı yol boyunca
Ve nasılsa yok olup giderdi hüzün
Kent görünmez olunca arkada
Ne bir veda sözcüğü dökülürdü dudaklarından
Ne de dönüp bakardı geriye bir kez olsun
Ne zaman yollara düşse biterdi acılar
Gül yüzlü sular fışkırırdı toprağın karnından
Kavaklarsa oynak bir çingene kızı
Her kıpırdanışında açılıverir uzun ince bacakları
Mekan tutmak ve her akşam aynı ufukta
Güneşin batışını seyretmek ölümdür biraz
Ölümdür biraz hep aynı yatakta
Aynı kadınla sevişerek sabaha varmak
Kitapları hep aynı raflara sıralamak
Aynı eşyayı kullanmak eskimektir biraz
Soluk soluğa yaşamalı insan
Her sabah yeni bir şeyler görebilmeli
Ve cehenneme dönse de bir ömür
Mutlaka bir şeyler değişmeli her/gün
Ey o büyük yolculukların ürperten heyecanı
Okyanus dalgalarının sesleriyle dol bu ömre
Ölüme ve aşka durmadan kement atan
Serüvenlerle geçsin yaşamak
Buz tutmuş bir dünya ortasında
Yollara düşerdi o hep aynı ıslıkla
Önünde dağlar, uçurumlar
Sarsılan gök, yarılan toprak
Çelik uğultularla burgaçlanırken
Yaşamak işte öylesine kucaklardı onu
Ve her nasılsa keklik sekişli
Bir aşkın sevinci dolardı yüreğine
Çıkarıp atardı o zaman deli bir ırmağa
Ne kalmışsa bir önceki serüvenden
Soluk soluğa yaşadı kentleri, aşkları
Bağlanacak kadar kalmadı hiçbirinde
Pervasız bir acemi, bir çılgın
Soyu tükenen bir bilgeydi belki
O yalnız kaybetmesini öğrendi ömründe
Avucundan dökülen kum taneleriydi her şey
Ne bir serseriydi ne de yılgın bir savaşçı
Ama kendi kafasıyla düşünen ve hakkında
Ölüm fermanları çıkartılan biriydi belki
Sevince deli gibi severdi
Pervasız severdi sevince
Dövüşmek ancak ona yakışırdı
Ona yakışırdı aşklar ve yolculuklar
Yoktu bağlandığı herhangi bir şey
Bulutlar gibi çekilip giderdi seslerin arasından
Ne bilir ömrün değerini bir çılgın
Yalnızca kendini yaşamayı nereden bilebilir
Ve başarısız eylemler çağında o
Kaçabilir mi binlerce kez ölmekten
Yerleşik yargıları olmadı hiç
Kurmadı güzel gelecek düşleri
Nerede bir yangın, nerede tehlike
O mutlaka oradaydı birdenbire
Dinsizdi, özgür sayılırdı belki
Ama bağlanmadı özgürlüğe de
Hiçbir yerde yeterinden çok kalmadı
Beklemedi anılar sarnıcının dolmasını
Şikayetsiz yaşadı yaşadığı her günü
Yoktu yüreğinde pişmanlıkların izi
Ayrıntıların izi kalmamış artık
Üst üste yaşanmakta ayrılıklar
Ve bir bulut gibi sıyrılıp gidilmiştir
Dağların, denizlerin üzerinden
Geride kalan ne varsa soluktur şimdi
Titreyen kandiller gibi sönmek üzeredir
O eski konaklar gibidir anılar
Gül bahçeleri, sessiz koru ve orman
Belki sağanak boşanır apansız
Yüzyıllık bir yağmur başlar
Ve sinsi bir hastalığa dönmeden alışkanlıklar
Yok olup gider her şey, belki kül olur
Hırçın bir okyanustur yürek
Dar gelir ufuk ve mutluluklar çevreni
Anılarsa birer çıban izidir
Yaşanmaz onların ölgün gölgesinde
Durgun bir su gibi aktı mı yaşamak
Ve zaman uysal bir kısrak gibi dinginleşti mi
Anısız kalınmıyor artık ne yapılsa
Kuşatıyor yolları, aşkı ve ömrü
Bekleyişleri kemiren çakal sesleri
Oysa bütün köprüler yakılmalı ayrılık vakti
Ve herhangi bir şeyle eşit olmaksızın
Yollara düşülmeli habersiz ve sessiz
Çürük bir diş gibi kanırtıp kentleri
Dünyanın ağzını kanlar içinde bırakmalı
Bir ömrün olgunlaştıramayacağı
acemilikler toplamı ve bir çılgın
boyun eğmedi kendine bile
seçme zorunda kalmadı yaşamayı
Nasıl bağlanmadıysa yere ve zamana
bağlanmadı kendine de ömür boyu
dağlara tırmana atlar gibi
soluk soluğa yaşamak istedi dünyayı
bir şahin gibi bulutlara kurdu
dumanlı sevdaların yörük çadırını
sıradan bir gezgin değildi hiç
dövüşür gibi yaşadı yolculukları
belki korkusuz sayılmazdı büsbütün
korkardı korkulara düşmekten zaman zaman
ve bütün gemileri yakıp
yollara düşerdi o hep aynı ıslıkla
mutlu muydu, hiç düşünmedi böyle şeyleri
umutlardansa nefret etti daima
Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı
ama atıldı yine de serüvenlere
pervasız bir acemi, bir çılgın
soyu tükenen bir bilgeydi belki
Ama bir şey vardı yine de
başarısız ihtilallerden kendine kalan
AHMET TELLI
Su Gibi Şiir Grubu ŞairleriKayıt Tarihi : 21.1.2008 20:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Su Gibi Şiir Grubu Şairleri](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/01/21/siir-tadinda-soylesi-mehmet-salih.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!