...Şiir Tadında Söyleşi...Mehmet Nacar

Su Gibi Şiir Grubu Şairleri
227

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

...Şiir Tadında Söyleşi...Mehmet Nacar


Su Gibi_Mehmet Bey sizi tanıyoruz ama yine de bizlere kısaca yaşam hikayenizi anlatır mısınız?

Mehmet Nacar_
1946 yılında Kilis’in Yavuzlu beldesinde doğdum. İlkokulu beldedeki birleştirilmiş sınıflarda okudum. Ortaokul ve liseyi Kilis’te bitirdim. Sonra Kilis Kız İlköğretmen Okulu’nun fark derslerini vererek, kız diplomalı(!) erkek öğretmen oldum. İlk görev yerim Adana ili, Karaisalı ilçesinin Kaşoba köyüdür. Öğretim yılını takibeden yaz ayında Sıvas’ta askeri eğitim aldım. Kalan askerliğimi er öğretmen olarak Ordu ilinin Akkuş ilçesi, Ormancık köyünde tamamladım. Ardından Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde dört ay çalışarak, Pazarcık’ın Düzbağ kasabasına atandım. Düzbağ’ın ardından Gaziantep’e nakil yaptırdım. Yavuzeli merkezde ve il merkezine bağlı Cevizli kasabasında yıllarca görev yaptım. 12 Eylül darbesinde Tokat iline sürgün edildim. Tokat’ın merkez Günçalı kasbasında, Artova ilçesinde ve Zile’nin Yalınyazı kasabasında yedi yıl sürgün hayatım oldu. Israrlı istekler sonunda zorlukları aşarak, yeniden Gaziantep’e döndüm. İl merkezindeki okullarda çalışarak meslek hayatımı 1995 yılında noktaladım. Emekli olunca da Gaziantep’e yerleştim.
Gaziantep’e ikinci dönüşümde EÜ, AÖF, Eğitim Önlisans Bölümünü bitirdim.

Su Gibi_Şiir yolculuğunuz nasıl başladı?

Mehmet Nacar_
Kilis’te bekâr odası kiralayıp ortaokul okuduğum yıllarda şiire başladım. İlk şiirim 1961 yılında Kilis’te yayınlanan ve hala yayında olan Kent gazetesinde yayınlandı. O yıllarda Köşebaşı konulu serbest tarz şiirimle bütün kentin dikkat ve ilgisini çekmiştim. Kilis küçük bir ilçeydi o yıllarda. Ancak, Ortaokulu, lisesi, Kız Enstitüsü, Erkek Sanat Enstitüsü ve Kız İlköğretmen Okulu’nun varlığı Kilis’in eğitim zenginliğiydi. Bu okulların yalnız öğrencilerinin değil, öğretmenlerinin de tanıdığı biri haline gelmiştim. Lise yıllarımda bir grup arkadaşla Arı Grubu’nu kurduk. Kent Gazetesinin iki iç sayfasında Çarşamba günleri kültür-sanat sayfası yapmaya başladık. Bu arada Kilis’in diğer gazetesi Hududeli de şiirlerimi günlük olarak yayınlamaktaydı. Bu iki gazete şiirlerimi yayınlayarak bugünkü şairliğime önemli katkılarda bulundu. Öğretmenliğe başladığım 1967 yılında Kilis’te Zeytin Dalı dergisini çıkardım. Ancak, olanaksızlıklar nedeniyle tek sayıdan sonra kapattım. Otuz üç yıl sonra Kilis Kültür Derneği dergiyi aynı isimle yeniden hayata geçirdi. Dergi yedi yıldan beri yayınını sürdürmekte...

Su Gibi_Etkilendiğiniz şair ve yazarlar oldu mu? varsa kimlerdir?

Mehmet Nacar_
Divan edebiyatı ile cumhuriyet dönemi şairlerinin tümüne hayranım. Tabi ki, bu hayranlık dereceleri şairine göre farklılık gösterir. Lise yıllarımda Faruk Nafiz Çamlıbel’in Firari şiirini ezberledim ve hala ezberimde. Ancak, Faruk Nafiz’in en çok etkilendiğim yönü ‘’Şair’’ konulu şiirinin son satırıdır. O satırda şöyle der: ‘’Şair, seni üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın…’’
Liseden sonra Üstat Necip Fazıl Kısakürek’le tanıştım. Gaziantep’te bir konferansı vardı. Beldemde boş gezmekteydim. Borç para buldum ve bir arkadaşın motorsikletiyle Gaziantep’e giderek konferansını dinledim. Konferanstan sonra, gecenin on ikisinde peşine takılarak otele gittim. Yorulmuştu. Otelin lobisinde katip, kendisi ve ben vardık. Şiirlerim gazetede yayınlandığı için o yıllarda kendimi büyük şair(!) görmekteydim. Necip fazıl’ın tepesine dikildim. Ayakta beklerken ‘’Gidin ben yatacağım ‘’ dedi. Duymazdan gelerek dikilmeye devam ettim. Sonra aynı sözü bir daha söyledi. Bende yine hareket yok. Üçüncüde tikli yüzünü bana çevirdi ve ‘’Öyle bir terbiyesizlik yapıyorsun ki…’’ diyerek durakladı. Başımdan kaynar sular dökülürken sözünü tamamladı. ‘’Terbiyeden de çok üstün.’’
Üstat Necip Fazıldan ilk öğrendiğim söz cambazlığı bu oldu. ‘’Öyle bir terbiyesizlik yapıyorsun ki, terbiyeden de çok üstün’’
Bu olaydan sonra rahmetli üstatla çok görüştüm. Çok sohbetlerinde bulundum. Etkilendim mi? Bilemiyorum. Bazı şiirlerimin Necip Fazıl’ı andırdığı şeklinde yorumlara rastladım.

Su Gibi_Şiir akımları, şiirde biçim, öz konusunda neler söylemek istersiniz?

Mehmet Nacar_
Biçim denince aklıma gelen şiirin yazılış şeklidir. Bana göre şiir de notaları satırlara gizlenmiş bir tür bestedir. Öncelikle şiiri düzyazıdan ayıran özelliklere bakmak gerekiyor. Nedir bu özellikler? Vezin-uyak-redif.
Gerek geleneksel, gerekse yenilikçi tarz olsun. Bu özelliklerden en azından birinin şiirde bulunması gerektiği kanaatindeyim. Serbest ve yenilikçi tarzda gördüğüm en önemli eksiklik uyakların hiç kullanılmamış olmasıdır.
Öze gelince. Benim şiir tarzımın özü duygulardan oluşmakta. Her şairin kendine özgü bir şiir karakteri vardır. Bu karakter yazdığı şiirin özünü teşkil eder. Ancak, özü sulandırmamak gerekir. Bütün şiirlerin bir de ortak özü vardır. Bu öz anlamda derinlik, duygu ve düşüncelerde ise yüceliktir.

Su Gibi_Türk Şiiri ve edebiyatının geleceğine ilişkin düşünceleriniz nelerdir?

Mehmet Nacar
Edebiyatımız geçmişten geleceğe uzanan şerit üzerinde güzel eserlerle donanmasını sürdürmekte. Ancak, şiir konusunda aynı düşüncede değilim ve çok karamsarım. Türk şiiri şiir çöplüğü haline dönüşmüştür. Teknoloji ve para şiiri de hormonladı. Hormonlu şiir demekle ne dediğimin kolayca anlaşıldığını sanıyorum.

Su Gibi_Şiirin yaşam felsefenize kattığı anlamlar nedir

Mehmet Nacar_
‘’Kattığı’’ sözcüğü eksik kalır. Şiir benim yaşam felsefemdir. Kendimi kuyumcu gibi hissediyorum. Sözcük denilen hammaddeleri duygu tezgâhında kuyumcu titizliğiyle işleyerek, gönül takıları yapmaktayım. Yaptığım her takı yaşamımın ayrı bir süsüdür. Ömrüm şiir dükkânında yeni modeller üretmekle geçecek. Her yaptığım takıdan daha güzelini yapmam gerekmekte...

Su Gibi_Dergicilik ve gazetecilik yönünüzün şiir yaşamınıza getirileri nelerdir? ...

Mehmet Nacar_
Dergiler de kitaplar gibi kalıcı eserlerdir. Yakın tarih edebiyatımıza baktığımızda yenilikçi akımların dergilerden ve bu dergilerin yayın kurullarından doğduğunu görmekteyiz. Ben dergi çıkarmayı bırakalı uzun yıllar oldu. Ancak, halen birkaç edebiyat dergisinde yazmaktayım. Bana getirisi edebiyata hizmet etmenin verdiği huzurdur.
Gazetecilik yönüme gelince. Çoğunlukla siyasi konuları yazmaktayım. Kalemimin sivri olduğu ve başımın belaya gireceği konusunda uyarılar almaktayım. Buna rağmen son on yıldan beri aralıksız olarak günlük köşe yazıyorum. Yerelde ama ulusal yazarım. Yayınlanmış makalemin sayısı beş binleri çoktan aştı. Gazeteciliğin getirisine gelince. İki gazetede yazı işleri müdürlüğü yaptım. Bunlardan Gaziantep27 deki müdürlüğüm sırasında açılan otuz bin YTL tazminat davası hala devam etmekte. Gazeteciliğin getirisi de bu işte. Ancak, herkesin söylemeye cesaret edemediği şeyleri söylemek de güzel bir olay. Yazılarımdan dolayı politikacılar beni sevmezler…

Su Gibi_İnternetin şiirsel gelişime etkisi var mıdır?

Mehmet Nacar_
Hiç şüphesiz ki, vardır. Ancak artıları ile eksileri tartışıldığında eksilerinin daha fazla olduğu kanısındayım. En güzel tarafı gerçekten şair olup da ekonomik zorluklardan dolayı vitrine çıkamayan şairlerimizi tanımamıza yardımcı olmasıdır.

Su Gibi_Şiir kitap satışları neden yazım edebiyatına göre daha düşüktür, sizin yorumunuz nedir?

Mehmet Nacar_
Bu sorunun yanıtının bir kısmı üstteki sözlerimin içinde var. Gerek ulusal, gerek yerel alanlarda binlerce şiir kitabı basılmıştır. Ancak, bunların arasında okunabilir şiir kitabı bulmak çok zor. İşe bir de hızını alamayarak şiirin sınır ötesine taşan bazı yenilikçi şairlerimizin kitaplarını eklersek, okunmazların sayısı daha çok artmakta. Ben Türk şiirini bir bütün olarak kabul ediyorum. Geleneksel-yenilikçi ayrımı yapmam. Ancak, ortada bir gerçek var. Şiir severler ne olduğu anlaşılmayan şiirlerin bulunduğu kitapları okumak istemiyor. İspatı da şiir kitaplarının satılmamasıdır. Geleneksel alanda da durum aynı. Geleneksel şiirlerimizi tatlıya benzetirsek, dükkânda yalnız sevda tatlısı var. Diğer tatlı çeşitlerinden eser yok… Birbirinin benzeri şiirler. Şairlerinin ustalıkları ise tartışılır

Su Gibi_Şiirlerde tematik çalışmaya önem veriyor musunuz? Yoksa konular kendiliğinden mi oluşuyor ve
tematik baktığınızda çalışmalarınıza seçimlerinizdeki yoğunlaşma hangi konulara?

Mehmet Nacar_
Şiirlerim iki ana dala ayrılır. Sevda şiirleri ve taşlamalar. Sevda şiirlerimde temaya önem vermem. Çünkü, zemin hazır, malzeme bol. Yeter ki, şiir yazacak duygu yoğunluğunda bulunayım.
Taşlamalarımda temaya önem verir, özenle seçerim. Üzerinde düşünürüm. Taşlamalarda daha çok mantık hakimdir. Temayı iyi seçmek gerekmekte.

Su Gibi_Zaman içinde değişime uğrayan dil yapımız için ne düşünüyorsunuz?

Mehmet Nacar_
Dil konusuna bu dar alanda yeterli yanıtı vermek çok zor. Konuyu iki ana başlıkta değerlendirmek gerekiyor.
Osmanlı döneminde dilimiz Arapça ve Farsçanın işgaline uğramıştı. Üç dilin karışımından doğan Divan Edebiyatında harika eserler bulunmasına rağmen okuyup anlamamız için sözlük gerekmekte. Hatta sözlükle de anlamak zor. Oysa ki, bu bizim edebiyatımız. Atatürk’le birlikte dilimizdeki yabancı sözcükler arınmaya başlandı. Ancak, şu gün için Osmanlı’nın düştüğü dil hatasının aynısına biz de düşmekteyiz. Tek farkla, dilimizi Arapça değil de Latince sözcükler işgal etmekte. Çok büyük bir yanlış bu. Dilimizin gelişmesinin önündeki en büyük engel.
Günümüzde dilimizin kullanılışında da büyük hatalar içindeyiz. Türk Dilinin belirli dilbilgisi ve imla kuralları vardır. Özellikle şiir alanında bu kurallar terkedilmiş durumda. Dil ve dilbilgisi kurallarının terk edilmesi harçsız duvar örmeye benzer. Noktalama işaretlerini yerinde kullandığım için eleştiri almaktayım. Trajikomik bir olay…
Türk dilini geliştirip yüceltecek olanlar edebiyatçılar ve şairlerdir. Bizde aksi yapılmakta…

Su Gibi_Şiirde gerçeklik ve soyutluk hakkında düşünceleriniz nedir?

Mehmet Nacar_
Şiirde gerçeklik kolay bir çalışma şeklidir. Gerçekçi şiirler zorlanmadan ve güzel bir şekilde kolayca yazılabilir. Soyutluk ise görünmeyeni görünür hale getirmeye benzer ki, zor bir iş. İmgeler soyut şiir için daha çok gereklidir. İmgelere görünmeyenin resmi diyebiliriz…

Su Gibi_Şiirde denge unsurunu nasıl yakalarsınız?

Mehmet Nacar_
Denge unsurunu duygu ve düşüncelerle yazım kurallarının şiirin bütün satırlarına aynı yoğunlukta dağılması olarak algılıyorum. Şiirde dengeyi sağlamak özel bir çaba gerektirmez. Yıllara yayılan bir deneyim gerektirir. Şiir yazmak suyun musluktan akışına benzer. Suyun basıncı düşüp yükseldikçe musluktan akan su da azalıp çoğalır. Şiirin basıncı ise duygu ve deneyimlerin yoğunluğudur. Bu yoğunluk sağlandığında denge kendiliğinden oluşur. Sanırım ben böyle yazıyorum. Sizce şiirlerimin denge unsuru yeterli mi? ..

Su Gibi_Şiirde kelimelerin gücü hakkında düşünceleriniz

Mehmet Nacar_
Tek başına olduğunda son derece basit anlamlar içeren kelimeler, cümle içinde ve şiirde yüzlerce farklı anlamlarda kullanılabilirler. Şairlik kelimelere farklı anlamlar yüklemektir. Şiire, kelimelerin farklı anlamlarda kullanılmasıdır diyebiliriz. Kelimeler yerine göre jiletten keskin bir bıçak, yerine göre çaresiz dertlerin dermanıdır. Kelimeler devlet kurar, devlet yıkarlar…

Su Gibi_Şiirde gelmek istediğiniz yer nedir?

Mehmet Nacar_
Bir çokları gibi ün, şan, para, pul gibi çıkar beklentilerim yok. Şiirden beklediğim tek şey edebiyatta nokta kadar da olsa bir iz bırakmaktır. Bunu başarmaya çalışıyorum. Şiirlerimin çok farklı ve geniş alanlarda gördüğü ilgi başarı umudumu kamçılamakta….

Su Gibi_Sevdiğiniz bir şiir ile sohbetimizi bitirsek...

Mehmet Nacar_
Teşekkür ediyorum. En beğendiğim demeyeceğim ama baskıya hazırladığım üçüncü şiir kitabıma adını vermeyi düşündüğüm şiirimi sizlerle paylaşmak isterim.

HASRETE YOLCUYUM

Masala sultanım, bu saltanatı,
Bırakıp gerçeğe sinemem artık.
Gönlüme diz çökse, vuslatın atı,
Sevmeye dargınım, binemem artık.

Hazanın bulutu şimşeği çaktı,
Baykuşlu bahçeme gözyaşı döktü.
Sevdamın güneşi dünyamı yaktı,
Ateşe vurgunum, sönemem artık.

Cennetin kapısı, yarin dudağı,
Kavrulan çölüme, kurdu çardağı,
Ömrünü doldursa, sunsa bardağı,
Umuttan sürgünüm, kanamam artık.

Izdırap dağının yücelerine,
Konuğum sabahsız gecelerine.
Yalan ovasının ecelerine,
Minnetten yorgunum, inemem artık.

Bülbülüm ah eder, gönül kuluna,
Ağıtlar besteler, sazın teline.
Dikeni zehirli, nazlı gülüne,
Yastadır her günüm, konamam artık.

Bitmez servet sandım, paslanmış pulu,
Gönlüm o servetin ağlayan dulu.
Gaipten çağırır, meçhulün yolu,
Hasrete yolcuyum, dönemem artık.

Mehmet Nacar

Su Gibi Şiir Grubu Şairleri
Kayıt Tarihi : 21.5.2007 11:28:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Su Gibi Şiir Grubu Şairleri