Bir balık çıksa denizden, ölür aniden.
Ben ki çıktım kalbinden,
Dışımdan sağlam gözükürüm.
Sen bilirsin beni, acım gülümsememden büyüktür.
Bugünlerde çok uzağım sana.
Yanı başımdasın ama, bir duvar ördün aramıza.
İstesem de gelemem artık yanına.
Şu an değilse bile, bir gün karışacağım sana.
Ya buhar olup, ölür ölmez…
Ya da “tarih” olarak, zamanla.
Kalabalığın içindeki sessizlikten bıktım,
Baktığım her yerde seni görmekten.
Adını duyduğum her an içim titriyor,
Bir hayalin peşinden sürüklenmekten.
Kalabalıklar arasında kaybolan ben,
Oysa susmak yorar içimi,
Yaralar büyür gece biçimi.
Bir söz geç kalır dudaklarıma,
Karanlık sızar dualarıma.
Seni tanıdığım günden beri,
Her şey parlak ve renkliydi.
Nereye baksam, hangi yöne dönsem,
Her bir renk öyle canlıydı ki...
Yorulurum sanmıştım,
Sıkılırım sanmıştım.
Geceleri uyumak alışkanlıktır insanoğluna.
Saat nedir bilmesek uyur muyduk geceleri?
Bir deney başlattım kendimce,
Uyumadım üç gün, üç gece.
Adın üç hece.
Uyumamamı sağlayan, aklımın derinliklerindeki şey deney değildi.
Yıldızlar geceyi aydınlatır,
Gönül derinlerde iz bırakır.
Sözler eski zamanların yankısı,
Kalpte anıların izini taşır.
Sen benim güneşimdin.
Bir güneş kadar parlaktı gülüşün.
Bir güneş kadar, sıcaktı için.
Bir güneş kadar uzaktan bana.
Kalbimde bir yara var, güneş kadar.
Senin şeklindir o, sen açmıştın o yarayı bana.
Atlatamamış da olsam,
Uyuyamıyor da olsam;
Kar taneleri saçlarımı tekrar süslediğinde
Unutacağım.
Bütün o kışı unutacağım.
Bir şeylerden kaçar gibiyim, soluk soluğayım. Koşuyorum sonsuza kadar, senin sonsuzluğuna. Bir dipsiz kuyuya geldim, atladım kuyuya.
Düşerim en diplere, senin diplerine, derinlerine.
Bir rüzgar eser yüzüme, savurur saçlarımı.
Alır gönlümü, getirir bir boşluğu.
Boşluğun içinde özlem.
Getirir ki lanet olsun sensizliğime.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!