Uyuduğum yerde bıraktım seni.
Kalbimin en köşelerine, not düştüm seni.
Belki de gitmen gerekti?
Neden bu kadar hızlı oldu ki...
Bekledim günlerce,
Tek bir mesajı, kendimce.
Küçük adımlar yitirir izini,
Gözler arar, eski yolların rengini.
Her gece rüya, kaybolan bir düş.
Çocukların sesidir geceye yankılayan.
Bir fotoğraf kaldı ellerimde,
Solmuş bir gül gibi düşlerimde.
Ne gülüş var, ne de bir ses,
Her hatıra, her an, biraz eksik, biraz pes.
Zamanın elleri çizerken izimi,
Fark ettim de, seninleyken hep gülüyorum.
Küçük çocuklar gibi…
Aptallar gibi…
Ya da kahrından iki bira içmiş biri gibi.
Ama değil — çocukların masumiyetinden değil,
Aptalların umursamazlığından da.
Bir arkadaş, bir gülüş, bir anı,
Gittiğin yerden dönmüyorsun.
Gülüşlerin, kalbimde ömürlük iz bırakır.
Gözyaşları, senin boşluğunu anlatır.
Dilimde yarım kalan dualar,
Adını andıkça eksilen baharlar.
Geceler omzumda ağırlık şimdi,
Bir hatıran bile avutmuyor beni.
Göz kapaklarımda çizilmiş yüzün,
Geceleri uyumak alışkanlıktır insanoğluna. Saat nedir bilmesek uyur muyduk geceleri? Bir deney başlattım kendimce,
Uyumadım üç gün, üç gece.
Adın üç hece.
Uyumamamı sağlayan, aklımın derinliklerindeki şey deney değildi.
Kalbimi deşen adındı, üç hecelik, umut dolu adın.
Küçük odalarda bir yalnızlık,
Her damlada bir umut kırıntısı.
Kısık sesler, kavgalı bakışlar,
Sorunların gölgesinde bir rahatlama.
Her damla bir yarayı anlatır,
Her sızı, bir sorunun yankısı.
İki yıl geçti, karanlıkta kaldım,
Her gün bir adım daha derinleşti.
Gecelerim uykusuz, rüyalarım sessiz. Karanlık düşünceler ışığı sildi,
Bir hayal, bir gencin hayalleri, yavaşça soldum.
İki yılın yükü, ağır ve sessiz.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!