Iyiyiye güzele bilgiye özgürlüge huzura güvene ilgiye sagliga egitime saygiya hakka ve hukuka asama artirip gelismis ve ilerlemis düzeyli seviye kaydetmek, kendiliginden yuvarlanip gelen hayal ürünü veya kuruntu kaynakli olup bitiveren sihirbazligin hüner-marifet eser muammasi sunum sergisi degildir.
Üreten esitleyen örgütleyen bölüsen paylasan düsünen danisan gören duyan yoran soran sorgulayan deger bilen ve deger katan özgür ve ÖZGÜN iradeliligin kendi akil fikir idrak deneyim birikim duygu mantik denge INSAN KAYNAKLILIGINA dayanan ve inanip güvenen israri ve inanciyla ancak bütün yasamsal varligini bozmaksizin ileri bir hayata gelistirip güzellestiren asamayi daim kilar ve kayda gecirir.
NeciP`i karsisina kondurtarak edebiyata yaz-boz dengesi kuran NaZim`dan devamla:
AGA CAMI´ basligiyla Hece veznini yazarken neredeyse ` Bu ezanlar ki sahadetleri dinin temeli/ Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli`..Mehmet Akif Ersoy beyitlerine cok da farklilik göstermeyen his ve duyumsamalari dillendirirken :
„ Ey bu Cami`nin ruhu : Bize mucize göster/ Mukaddes huzurunda el baglamayan bu yer/ Bir gün harap olmazsa Türkün kilic kiniyla,/ Bastanbasa tutussun göklerin yanginiyla „…
Muhtemeldir ki herseyini kaybetmisligin öldürücü aci kahir hüzün ve sancilarini ezilen ve üzülen kederlilige tutsak duyarliliklarla duygusal tepki verip hissi payda hissedarlik yaparken Aga Cami`sinde Ran Nazim, ayni Mehmet Akif `in ASIM´daki :
„ Üc bucuk soysuzun ardinda zagarlik yapamam/ Hele, hak namina haksizliga ölsem tapamam/ Dogdugumdan beridir asikim istiklale /Bana hic tasmalik etmemistir altin lale „…kendi toplumsal toprak damarliligindan kaynaklanan ÖZGÜRLÜGÜN ve Öz Güvenliligin kisilik bildirimiyle hayatin yazan söyleyen EDEBIYATCISI degildir ne yazik ki..
Cünkü herseyini kaybetmisken ( ugradigi isgaller ve parcalanmalar ajkibetindeki ülke toplum ve insan yerle yeksanligi sirasindaki ) ancak ÖZ KAYNAGINA dönüp oradan davranan,fakat kazanilmis ve kurtulusa ermislige vardiktan sonra YONTULMUS akil fikir idrak duygu ve düsünceler kodlanmisliginin kiskirtip kamciladigi KUKLA gösterisli soyutlasmalarda kendine disardan bakip gözetenligin muntazam MIKROP TASIYICI araci ve vasitasini gecemeyen süslü söz ve yazi bulasikciligini kimseye kaptirmak istemez adeta Nazim Hikmet Ran. Fazil Necip`se onun tam dikey ve yatay diger karsi kutubuna yerlestirilmis cereyanlarina carpilip duran ANTi AKIM atölye calistiricisidir.
Günesi Icenlerin Türküsünde Ran Nazim :
„ Ben de ictim toprak ccanaklarda günesi/ Ben de söyledim o türküyü ! /Yüregimiz topraktan aldi hizini/ altin yeleli aslanlarin agzini/ yirtarak/ gerindik/ Sicradik/ Simsekli rüzgara bindik…“….
…derken, her ne yazarsa yazsin buyrulmus doktrinsel DOGMALARA görünen veya görünmeyen saha alani muntazam calisilmis HAYAL ORDULARI silahlandirip sürü halinde ve DIKTA düzeni biciminde kirbaclayan ROMANTIK görselli kendi kendini oynatip kudretlenen sinema gibidir. Ister ilk karisi Feraye`ye, Ister Oglu Memede, Ister Hazar Balikcisina ister kafasinda kurup kurcaladigi sucsuz günahsiz anadan kutsanmis üryan KOMiN Topluluguna veya ikinci Hayat arkadasi Vera`ya; her kime nezaman neyi nasil söyleyip yazip bildirirse bildirsin, YUMUSAK DAVRANISLI ve cok alt baslikli Kibar Edebiyat kalibiyla kendini örtüp bambaskaliga kabuklastirirken, bütün yazip söylediklerini hartaraftan POLITIZE olmuslugun KOMINIST GÜDÜMLÜ yedek ilah veya EDEBIYAT TARIKATI hükümdarligini galeyana getirtir. Necip Fazil ise onun diger karsi kalibina DÖKÜMANLANDIRILMIS gel-gitleri isletip calistirmakla kendine dükkan sahipciligi bulan varlik bildirimini yider ve güdümlesir.
„ Senin adini / Kol saatime tirnagimla kazidim/Malum yya, bulundugum yerde/ Ne sapi sedefli bir bicak var(bizlere alat-i katia verilmez)/ Ne de basi bulutlarda bir cinar/ Belki avluda bir agac bulunur amma/ Gökyüzünü basimin üstünde görmek/ bana yasak“..
….derken hayatim tümü siyasi icerikliligin bogan bitiren yutan ve kapsayan, kacisi olmayan bir dehset verici KARA DELIK`tir. Hic mümkünü yoktur ki bütün yollar eninde sonunda siyasete, siyasetin bütün yollari MARXìn tanrilik edip buyurdugu üzere olgun bir anini bulur bulmaz SOSYAL-KOMINCILIGE cikacaktir. Bu yüzden bu yolda cekilmis olan her cile , Hikmet Ran Nazim`a göre bütün katlanilacak degerlerin en karsiligini bulan fedakarligin kutlu meyveleridir. Mapusane tutsakligini bile Siir`e boyar badanalarken sanki herkesin mutlak tatmasi gereken aci SIFA RECETESI gibisine pür-romantikleyip izleyip takip eden müridini gözü kapali orda olmayi dileyen imrenti ile özendirip bezendirir…
„Saat bes karicigim/ Disardasusuzlugu/Acayip fisiltisi toprak dami/Ve sonsuzlugun ortasinda kimildamadan duran / bir saat ve bir siska atiyla/Yani kederden cildirtmak icin icindeki adami/Disardaki bütün ustaligi, bütün takim takavatiyla/Agacsiz bosluga kipkizil gün inmkte bir bozkir aksami „….satirlarken,
Üstüne yazilmis bir nöbeti savustururken kurguladigi dünyanin ESAS OGLANI olma günlügünü tutan , fakat coktan yazilmis okunmus ve ciltlenmis bir FOTO-ROMANTIGI hangi sartlarda ve nerde neaman olursa olsun MUTLAK ve MUTLU sonla bitirecegine kesin gözüyle bakip kamasan FILMTRAKLIGI döner agarken, sahnesini hep kalabalik bir yerin bakip gözettigi el kol kafa hayal ve düs hareketleriyle FIGURANLAYIP, her kurgulanmis oyunsalligin kacinilmaz ESAS KIZINI dansa davet eder gibi siirsel lafa ve söze yazip mermerlestirip mozaíkler. Nitekim ayni Bir Cezaevinde, Tecritteki Adamin Mektuplari`nda devamen Ran Nazim :
„ Bugün Pazar/ Bugün beni ilk defa günese cikardilar/ V eben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak/ Bu kadar mavi/ Bu kadar genis olduguna sasarak/Kimildamadan durdum/ Sonra saygiyla topraga oturdum/Dayadim sirtimi duvara/ Bu anda ne kavga, ne hürriyetne karim/Toprak günes v eben/Bahtiyarim/“
…..söz dizelerini siralarken kendinden önceki GARIBANLIGIN külliyatinda ne kadar poz ve gösterim cekim cikarimlari varsa her eskici bazarindan kalinti döküntüleri toplayip gardoraplayan EDEBIYAT YÖVMIYECILIGININ yanisirasina, kendinden kacarak ÖZGÜRLESMEYI uman akil fikir idrak deneyim birikim emek duygu his ve düsünce HARCANMISLIGINA yorulup yipranmis olarak, düstügü kiyassiz DENGE BOZUKLUGU kör karanliklarini itiraf eden BUNALIMLILIGIN ezici sorgulamasi cukur dibinden artik TOPRAGINDA OLMADIGI dünyaya kendini duyurup bildiren ZAVALLI bir imdat PAYDOSU gibidir. Bu haliyle de halen günümüze kadar hayatina yenik her türlü ZAVALLILIGI en gelismis TEKNOLOJIK haliyle SÜPERLIGE DÜKKANLASAN Nazim-NeCip müridciligi, adeta tapinarak özenip imrendiklerinden el kol kafa yön usül yordam saplanti agiz güdüm dürtü yaz boz dil tutum davranis sunup sergileyen SEFIL GARIBANCILIGIN sinemasini, resimini, iletisimini, algisini, ilgisini, siyasetini,ahlakini, merakini, aliskanligini, mimarisini, egitimini….ve EDEBIYATINI özene bezene giyinip süslenip; kul-lanip tüketen ÖREN VERANLIGA eskiyip harcanip gitmekte..
…….Devam Edecegim……..
Kayıt Tarihi : 11.1.2019 20:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!