Sigara Hırsızı Şiiri - Emre Gaviyel

Emre Gaviyel
14

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Sigara Hırsızı

Uzun

Uzun

Uzunca bir zaman 
ovuşturdum bıyıklarımı.
Beni koca bir adam gibi gösteren
 objelerdir!

Ben çocuğum,

ne zaman ovuştursam bıyıklarımı

ben çocuğum

ve ne zaman çocuk olsam,

içtima halinde oyunlarım.
Bir komutan,

gri gömlek, pos
gür bıyıklı bir komutan.

Alamanyadan alınmış sırtında

lacivert bir mont.

Tahtı, 
çiçekli bir koltuk takımının 
tekli berjeri.

Karşısında bir çocuktur,

annem. 

Bende çocuğum,

babam komutandır yâdımda. 

Sigara hırsızı bir komutan.

Komutanın karşısında,

iki çocuğuz içtimada,

Dövmez,
ama sevmezde 
şu komutan

bu iki çocuğu bir türlü.

Zihnimde hatırını saymadığım hatıralar,

ben sevmekten korkmuşum

bıyıklarım burulu,

ovuşturuyorum sürekli

ve unutmuşum çalınmış cigaralarımı.

Bu bir fotoğraftır!

Benim zihnim,
fotoğraflarladır. 

Gözüm görmekte

yüreğim sevmektedir.

İşte şu sevmek
 ne vakit iş başı yapsa yürekte,

gözüm bir fotoğraf görmektedir.


-Ben bir komutan olmuşum,

sevmek nedir bilmeyen. 


Yüreğimin güzelleştiremediği

tek fotoğrafta budur.

Sevmekten korkmuş komutan,
 bıyıklarını ovuşturuyor
yüreğim buruluyor.


Sallayın tekneleri!

Jetler fora,

elimde bir dümen,

ejderhalar sürüyorum,

yerin altındayım bide 
bir adım Hülya!

Toprağın altında
 uçuyorum
ve
 tohum püskürüyor bineğim
 bu kahverengi göğe!

Bir kadın görüyorum puslu,

ellerinde sarı çiçek tohumları,

gözlerim görüyor.

Büyümüşüm,

terlemiş bıyıklarım.

Ben hülyalar alemindenim. 

İşim yok gerçeklerle,

bana düşlerden,

düşüşlerden söz etmek lazım gelirken

sevmek istiyormuşum,
sevmek bir hülya değilmişçesine!

Yokuş aşağı gidiyorum.

Bir araba,
 kırıyor direksiyonu,
sola

dolmuş şoförü, panik!

Patırtı duyuluyor, frenden sonra

ben de dolmuştayım. 

Ben dahil herkes 
eğilmiş cama bakıyor.

Parlak bir tepsi yuvarlanıyor,

yokuş aşağı,

Çankaya’dan Kızılay’a inen yokuş

simitlere bulanmış.

Yokuş aşağı yol,

çıtır çıtır simitlerle kaplı.

Simitçi çocuk haykırıyor;
-Bir şeyim yok,
Ben iyiyim!

Bir şeyler vardır elbet diyorum,

ben iniyorum

çıtır simitleri

yuvarlanan tepsiye dizmek için dolmuştan.

Bir şeyler var. 

Bir kadın görüyorum,

ellerin de sarı sarı
 çiçek, çiçekler.

Ya benim adım Hülya hala,

ya da gerçeğin içindeyim işte.
Sevmekten korkmuş komutan,

aşık olmak istiyor delicesine.

Ellerim bıyıklarıma gidiyor,

ben 
bir kadını sevmek için

babamı yok ediyorum

hatırını saymadığım hatıralardan.

Çünkü korkuyorum, 
babam gibi,
pos
 gür bıyıklı bir komutan olmaktan.

Benim hayatım,
mevzulara bezenmiş

feda edilmemesi gereken mevzulara

başımda ki fesin 
altında

yedi bin ton zikir çekiyor beynim

dünyayı kurtarmak adına,
 yürüyorum

-Önümde sarı çiçekli kız.


Bir aşık olsam diyorum,

ah bir aşık olsam

şu sarı çiçeklerin kokusu

iyi gelirdi bana.

Ben Hülya mıyım hala?
Çiçekli bir koltuk takımının 
berjerinde oturuyorum. 

Meğer
 ejderham
sarı çiçekleri 
tohumlamış kahverengi göklere.

Karşımda bana
 bakıyor bir kadın. 

Ne ben bir komutanım,

ne de kadın annem gibi.

Başarıyorum, aşık olmayı 
yokuş aşağı yuvarlanan

simitler hatırına.


Yürüyorum,
 sarı çiçekli kız

sağa sapıyor.

Ben sola sapıyorum.

Yüreğim bir fotoğraf görüyor,

ben bir komutan değilim, 

aşık olmuşum.
Ellerim gidiyor yüzüme, 
ovuşturuyorum,
pos
 gür bıyıklarımı

uzun,
 uzun…



2019
24 Nisan / Emre Gaviyel


Emre Gaviyel
Kayıt Tarihi : 12.8.2023 15:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!