'Şiddet' adında içgüdü terörü - 8 Mart i ...

Cevat Çeştepe
1210

ŞİİR


147

TAKİPÇİ

'Şiddet' adında içgüdü terörü - 8 Mart için özel

Sanıyorum Amerika kıtasının orta bölgesinde bekar bir erkek öldüğü zaman., yakınları tarafından yeni ölmüş bir kadının cesedi mezarından çalınıp., gelinlik giydiriliyor ve süslenip-püslendikten sonra ölen bekar erkeğin yanına gömülüyormuş… Amaç., erkeğin hiç olmazsa mezarında yalnız yatmamasıymış….

Bu da bir “ölü gelinler” hikayesi… Sıkça tanıklık ettiğimiz “çocuk gelinler” gerçeğinin bir başka versiyonu…
Her ikisinin de özeti: Kadına yaşarken de rahat yok öldükten sonra da…

Çağdaş insan beyninin asla kabul edemeyeceği bu iğrenç hikaye ve acı gerçekler.., kuşkusuz cehalet ile cinsel açlık evliliğinden doğan.., adı, göbek adı ve soyadı “şiddet” olan ve genellikle erkek kimliği taşıyan doğuştan çıldırmış içgüdünün bir anlamda yaptığı ve yaşattığı terör uygulamasıdır…

Bu konuda kurbanlar elbette ki yalnızca kadınlar değil… Bireysel şiddetin kurban aldığı erkek sayısı., aynı sona yakalanmış kadın sayısından onlarca misli daha fazladır…

Ama baskı-şiddet-cinayet sebepleri ortaya döküldüğünde görüyoruz ki kadınlar., yalnızca özgürlük., eşitlik., insanca yaşamak., kul-köle değil birey olmak talepleri nedeniyle bu sona yakalanıyorlar… Talepleri erkek üstün sınıfının (!) ve otoritesinin sarsıntı geçirme ihtimalini güçlendirdiği için şiddet terörü uygulama alanının içine düşmüş oluyorlar…

Devletin bile kendisine sığınanları korumaktan aciz kaldığı., 8 Mart nedeniyle yapılan yürüyüşlere bile polis gücü vasıtasıyla şiddetle müdahale ettiği günümüzde., kadınlarımızı bu şiddet terörü belasından nasıl koruyabiliriz… Cehalet ve tabulaştırılmış yasaklar ortadan kalkmadıkça bu mümkün mü… Peki onlar (bugünkü karanlık koşullarda) nasıl ortadan kalkacak…

Bu soruya da verilecek cevap elbette var ama ne yazık ki o cevaplar., bugün için sadece ambalajı açılmamış bir umut ve dilek paketinin içinde saklı kalacak ve oradan çıkacak durumda değil…

Ama gün doğmadan neler doğar.., değil mi?

Yarında., yarınlarda ve bütün yaşamları boyunca kadınların/kadınlarımızın…, kişilikleri/kimlikleri, emekleri ve yürekleri ile bulundukları bütün alanlarda, her ortamda karşılarına insanlık adına güzelliklerin., doğrulukların çıkmasını diliyorum…

8 Mart 2016 “dünya emekçi kadınlar günü” milat olsun…
Gerçek birer emekçi olan bütün kadınların “dünya emekçi kadınlar günü” kutlu olsun…

(C.Ç)

Cevat Çeştepe
Kayıt Tarihi : 7.3.2016 16:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Berkay Kur
    Berkay Kur

    Konusu,anlamı ve anlatımı tek kelimeyle harika bir çalışma,kaleminize,o güzel yüreğinize sağlık hocam,selamlar.

    Cevap Yaz
  • Nurettin Aksoylu
    Nurettin Aksoylu

    Çok kısa öz bir sorudur.....İnsan olmak nedir ......cevabını bir gün bulursak insan olmanın ne demek olduğunu öğrenirsek .....yaşanmaz bu tip olaylar bir daha

    Cevap Yaz
  • Sevilay Çartık
    Sevilay Çartık

    Umutlar 'kaçıncı yarınlara gebe acaba' dedim!.. Bu vurdumduymazlık çok üzücü. Özellikle bir kadın olarak bu gerçekleri duyup, okuduğumda iki kat fazla etkilenmemem ne mümkün! Dilerim bu tip etkilere maruz kalan, kadın ya da çocuklar bir an önce bu şiddetten kurtulur. Umutlar hep ışıldasın! Kutlarım, teşekkürler...

    Cevap Yaz
  • Dinçer Demirel
    Dinçer Demirel

    Türkler tarihleri boyunca, babaerkil aile yapısını gönüllerine yerleştiremeyen ve benimseyemeyen millettir. Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde kadın ve erkek eşit haklara sahipti. Devlet yönetiminde, hakanların yanında hatun adı verilen eşleri de söz sahibiydi. Kadınlar ata biner, ok atar, spor yapar ve savaşlara katılırlardı. Toplumda tek eşlilik prensibi esas olup tek eşlilik prensibine bağlı kalınır, ev eşlerin ortak malı sayılır, namus ve iffete büyük bir önem verilirdi. İşte Atatürk, Türk Milletin tarihi geçmişinde ve özünde var olan fakat özlem haline getirilmiş bir hakkı, bir duyguyu devlet varlığına geçiren devrimci düşünceye ve kişiliğe sahip bir liderdir.

    Osmanlı İmparatorluğunun teokratik devlet yapısına sahip olması nedeniyle Osmanlı İmparatorluğunda kadın haklarının kısıtlı olduğu toplum düzeninin olduğu görülmekte olup, kadın erkek eşitliği toplumda söz konusu bile değildi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde kadın haklarında büyük oranda gerileme olmuş, kadınlar evlenme, boşanma, miras ve eğitim işlerinde pek çok haklarını kaybetmişlerdir.

    Bununla birlikte köy ve kasabalarda yaşayan kadınlar, her alanda eşlerine destek oluyordu. Kurtuluş Savaşı yıllarındaysa erkeği cepheye giden Türk Kadını, çocuğunu yetiştirmiş, evinin işleriyle uğraşmış, evinin geçimini sağlamıştır. Hatta cepheye silâh ve cephane taşıyarak savaşa katılmıştır. Bu davranışı ile Türk Kadını, toplumundaki önemli yerini bir defa daha ispat etmiştir.

    Kadın sorununa erkek egemen zihniyeti yaklaşımıyla kadın sorunları çözülemez.

    Günün önemini belirten anlamlı bir çalışma kaleme alınmış,

    emeğine sağlık,

    saygılarımla.

    Cevap Yaz
  • Mesut Bayram Özbek
    Mesut Bayram Özbek

    Kadına şiddetin önlenmesi için aile içi eğitimin şart olduğunu düşünüyorum
    Mesut Özbek

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (44)

Cevat Çeştepe