Nazlı gönül söyle bana
Delâl midir adın senin?
Eski çağlardan bu yana
İclâl midir adın senin?
Aşkı arar dert bulursun
Seneler, nesiller değişse bile
Benlik kapısında eşikler aynı!
Hilekâr insanın yöntemi ile
Düzen yapısında keşikler aynı!
Kırılgan sevdalar benzerken cama
Çok kar yağdı serçe konmaz dallara
‘Bu havada gelme!’ diyordu anam.
Zemheri ayında çıkıp yollara,
‘Dağ başında kalma!’ diyordu anam.
Grip salgınında kırıldı millet,
Saçlarıma garbi yeli vurunca
Beliklerim bir bir söküldü bugün
Hele bir de hallerimi sorunca
Gözlerimden yaşlar döküldü bugün
Maraş dağlarında bir keklik öter
Alın çizgilerinde bir mazinin izi var
Çatlamış kıvrımların yaşın kadar ihtiyar
Hasret yelleri eser o dâvûdi sesinde
Hatıralar gizlenir zülfünün gölgesinde
Ak gövdemde göveren hayat vardı önceden
Canlı cansız varlıklar bana yârdı önceden
Bazen yörük kızına sevdalı belik oldum
Bazen kara çadıra koyu gölgelik oldum
Geçmişin yadigarı dev cüsseli Toroslar
Kirpiğinde kırağı, ellerinde nasır var
Bize eski çağları anlat hadi Başkonuş
Gözlerini devirme, susma bari sen konuş!
Maraş topraklarıyla kesişince yolları
Hayatın derdi kar, çilesi dolu
Bir türlü dur durak bilmiyor annem
Sanki bir labirent sapağı, yolu
Yürüdükçe sonu gelmiyor annem
Benimle oynuyor feleğin aklı
Felç olmuş takvimleri, saatleri kırarak
Ömrümü rehin alan güze mi darılayım?
Duvara omuz verip hüzünle hıçkırarak
Aynadaki yabancı yüze mi darılayım?
Erişmek mümkün değil yüreğimin dengine
Dert bağrıma kurdu bağdaş,
Boynum eğik yana doğru.
Yanağımdan süzülür yaş,
O gittiğin güne doğru.
Düşünceler kelep kelep,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!