Özünde doğruyu bulan birinin
Hak yolunda sabrı, töresi olur.
Aşkın deryasına dalan birinin
Kâbe’si kalp, edep yöresi olur.
Nefsini susturan yumar gözünü,
Asude kelimeler boynunu büktüğünde
Bir damla kan süzülür içini döktüğünde
Kurşun yelekli kalem, kağıdı öptüğünde
Manzume sokağında sükût bana yâr olur
Sözün bittiği yerde bu şehir ağyâr olur
Hayat! Sana söyleyecek sözüm yok
Cümleleri kura kura eskittim
Ne yazında ne kışında gözüm yok
Baharları sora sora eskittim
Körpe güller yeşerirken dallarda
Öyle bir yerdeyim ki ne gecedir ne gündüz
Dipsiz bir kuyu sanki, ne güneş var ne yıldız
Rasyonel zekâları, bilimi yargıladım
Düşünen insanları düşmanca sorguladım
Günah keçisi seçtim kader yazılmış diye
Dünya seni buyur eder
Gel, bu dünya hepimizin
Boş kalmıyor burda minder
Gel, bu dünya hepimizin
Eksen eğri, çürük yapı
Güneş hicret eder her akşamüstü
Ben kalırım, terk edilmiş ev gibi
Saçlarımda aklar, başımda örtü
Vurgun yemiş, yaralı bir dev gibi
Düşerken denizler derin mevhuma
Bulutlar dizilirken gökyüzünün imine
Çiğ tohumlar ekilir saf toprağın rahmine
Bereketiyle büyür, şehrin süsünden uzak
Betonlaşan dünyanın gürültüsünden uzak
Güzeldir memlekette güneşin battığı yer
Sıcak mıdır soğuk mu Sevda'mın yattığı yer?
Şimdi bir yangın yeri kalbimin attığı yer
Düş kırığı gönlümün yarım kaldı utkusu
Kardan beyaz künyeme sinerken kan kokusu
Bu acele neden ömür?
Doludizgin koşar gibi
Sona doğru giden ömür
Karlı dağlar aşar gibi
Kimi güneş kimi aydın
Serseri yağmurlara doyunca toprak ana
Kıpırdanır tabiat gözlerini süzerek
Baharın gelişini tebliğ eder cihana
Parmağının ucunda usul usul gezerek
Papatyalar falları yazarken satır satır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!