Ben doğdum secdeye direndim
Ve ilk isyanı başlattım.
Ateşti özüm, küfürle yandım; düştüm, ama unutulmadım.
Siz yürürken ışıkta, ben hep gölgelerdeydim,
Boşluktaki ses kararsızlıktaki çığlık,
Yükselmek mi istersin? Ruhunu bırak eşiğe.
En parlak taçlar, en derin çukurlarda saklı
Ben fısıltı, gölgenin sessizliği;
Karanlığın kıvrımlarından doğan söz.
Bir kıvılcım yaktım
Yangına dönüştü yeryüzünde.
Bir tohum ektim, bin filiz verdi.
İyi tanırım insaları; hepsinin aynı derdi:
Daha çoğuna sahip olmak
Ve hükmetmek dünya'ya.
Gösterdim ona: kendi için yaşamayı.
Ve o, beni dinledi; benimle dans etmeyi seçti.
Kibirle doldu, zayıf düşen insan;
Kendi yıkımını kutsadı, hiç fark etmeden.
Bireyin çöküşünden, toplumun çığlığına...
Benim eserim bu, gururluyum.
Zaferim sessiz, zaferim derin;
Fısıltıdan çığlığa yükselen sonsuz karanlık.
Ne meşale, ne kılıç gerek bana;
Yalnızca bir söz, bir istek bir yalan...
İşte böyle yoldan çıkarırım insanlığı:
Gölgenin hükmüyle, kalplerini esir alırım.
Korku değil, hoşluk ile;
Şüpheli kalbindeki boşluk ile...
Ben fısıldadım, o çığlık attı.
Aslında ben her yerde yoktum — beni kendileri yarattı.
Benim silahım, onların iradesi;
Para, şan, şöhret… her şeyin idaresi.
Herkese karışır, vurur, kırar;
Kendi hırsına, kendi zevkine yok müdahalesi.
Artık benim adım: Çığlık.
Her savaşta, her yıkımda, her zorbalıkta ben varım.
Dünyaya hükmeden benim:
Yenilmem bu savaşta tüfek benim kurşun benim.
Kayıt Tarihi : 10.6.2025 09:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!