Öyle uzun uzun anlatamam sana, sevda korkakların işi değil. Ruhumun kırılganlığını, satır satır yazdığım kaderi, buruşturup attığım günleri, izahı bulunmayan bir nedensizlik bu.Öyle uzun uzun anlatamam sana,Sevda korkakların işi değil.Duvara çarpan yankısında ses oluşumu,sanki her an..rükuda gibi belimin bükük duruşunu,selasını okuduğun kalbi diriltmenin hazzını.. öyle uzun uzun anlatamam sana,Sevda korkakların işi değil.Bir mahzenin, gölgesindeki karanlığa karşı ışık tutmanın, gündüzünde bile geceye hasret haykırmanın,olumsuzluklara inat! sonunda kavuşmak umuduyla yaşamanın,her neyse... öyle uzun uzun anlatamam sana,SEVDA KORKAKLARIN İŞİ DEĞİL.
Eskiden anneme kızdığım her şeyi..
bugün ben yapıyorum.
Gece herkesten sonra uyuyorum,
herkesten önce uyanıyorum,
bütün derdi omuzlu yorum..
ondan mıdır ki belim bükük dolanıyorum.
Sen gittin ya babam, en çok sevilmiş yanımda gitti, öyle bir yetimlik çöktü üstüme.. neye üzülsem önce sana ağladım, sonra yetimliğime.sen gittin.. ağıtlar veryansın etti göğüme, şimşekler ürpertir oldu gecemi..kabuğu sağlam ceviz ağacının kökü kurudu.filiz vermedi tohumlar.sen gittin ya babam..anka kuşları uğramaz oldu.. şehrime,kırlangıçlar kör, yürekler sağır oldu.sen gittin ya babam.. umut vadisinde güneş batıdan doğdu, toprak meskenim çam ağacı gölgem oldu sen gittin ya babam, öyle bir yetimlik çöktü üstüme vakit geçmezmiş dünya ehline
Zaman geçiyor cancağızım yaşlanıyoruz
olur da bir gün karşılaşırsak
beni bakışlarımdan tanırsın
yorgun saçlarımdan
Bu kalabalık şehirde en tenha yerde tanırsın
hala en sevdiğim şey seni yazmak
Kahretsin.Ağlayası şarkılarda kahkahalar atıyorum, azıcık dibi gelse,ağarmış saçlarımın..siyaha boyuyorum.Bir sürü hikaye aldım, hergun birini yaşıyorum.Büyük çukurlar açtım kapı eşiğine, dehliz sanıp üstünden geçiyorum.Kapı duvar görmüyor gözüm, herşeye kafa tutuyorum.Doktorda ne çare; sigaramdan medet umuyorum.Ah! kafamdaki sesler, her yerde seni görüyorum.Dön gel! yanık sineme revami bu? aklıma mukayyet olamıyorum. Doktorda ne çare; ben seni unutamıyorum.
Gücünü rüyalardan almış
uzun bir şiir gibi düşün beni
kaç gece kaçtı uykularım bir bilsen
tek tek saydım heceleri
birleştirip bir cümle kuramadım
Gözyaşlarını yağmurlardan almış
Kısacık bir ömür, yıllarsa mazi'nin eşiğinde ,yağmurun sükunetine emanet ediyorum seni.Deruni bir sessizlik olup zamanın ötesine, yağar mı yağmur sensiz bu şehre, dudaklardan dökülmemiş en güzel sözcüklere emanet ediyorum seni.Kırık bir veda yalnızlığında hasretle, beyaz bulutların hüzünlü dokunuşlarından uzak, güneşin sıcağına emanet ediyorum seni. Beyhude değil bu yakarış, yansa da yüreğim, mahzun sesim,aşk kaside'lerine emanet ediyorum seni. Bu kentin vuslat caddelerine taşkın nehirlerine emanet ediyorum seni.Vakit doldu ben gidiyorum.Seni sana emanet ediyorum
Adı yok sana yazdığım şiirlerin,
Ben garip bir şaire'im.
artık cümlelere de sığmıyor sun,
Kifayetsiz sözlerim.Kefenlenmiş,gömülmesi unutulmuş mefta'ım ben...
Sanki cehenneme atılmış,sorgusuz sualsiz,cezam neyse razı edilmiş'im çekmeye.Adım yok mezar taşım da, bu dünyadan sürgün edilmiş'im.Ben garip bir şaire'im. Meczup sevdalara hükmetmiş'im, yazan kale'medir hürmet'im, yazdıran mecnun dan bahsedişim.Tarihî yazılmamış sana yazdığım şiirlerin, duyulmaz ayrılıktan söz edişlerim.Kavuşmak içindir bütün bekleyişler'im.
Gel otur karşıma gözlerimin içine bak
ben bahtsız bir göçmenim
düşüncem oldun aklım göçtü önce aklına
öyle uzak durma bırak omuzunda kalsın başım gömleği ne değsin yaşım
kalbin bir kabristan oldu da gömdüm sol yanıma
kalbim göçtü kalbine
Açtı albümünü kadın!
Ve başladı sözlerine...
Ne de mağrur bakıyor gözlerin
seni de mi kırdılar?
çalan şarkılarda tiz çıkıyor sesin
yavaşlamış nabzın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!